26 Nisan 2024 Cuma / 18 Sevval 1445

Kurban Bayramı tatili 9 gün

Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası açıklamalarda bulunan Bülent Arınç 14 Ekim Pazartesi günü kamu çalışanlarının idari izinli olacağını belirtti.

30 Eylül 2013 Pazartesi 07:00 - Güncelleme:
Kurban Bayramı tatili 9 gün
"Bir müjdeyi vermek istiyorum" ifadesini kullanan Arınç, bir sonraki Bakanlar Kurulu toplantısının Kurban Bayramı'na yakın bir zamanda olacağını hatırlatarak, "Bugünden bir karar aldık, 14 Ekim Pazartesi arefe günü öğleye kadar kamu personeli yarım gün idari izinli sayılacaktır" dedi.

Arınç, halkın bayram süresince ulaşımın kolaylaştırmak amacıyla da Kurban Bayramı tatili süresince 12 Ekim Cumartesi 01.00'den, 21 Ekim Pazartesi 03.00'e kadar köprü ve otoyollardan geçişlerin tamamen ücretsiz olacağını bildirdi. Kurban Bayramı dolayısıyla uzunca bir sürenin tatil olarak kararlaştırıldığını hatırlatan Arınç, "Şimdiden halkımızın Kurban Bayramı'nı hem tebrik ediyorum, hem de huzur içinde, mutluluk içinde yakınlarını ziyaretten başlayarak bir dinlenme süresi olmasını da temenni ediyorum" diye konuştu. Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Suriye ile ilgili 4 Ekim'de süresi dolacak tezkerenin tekrar TBMM'den izin almak üzere Bakanlar Kurulu'nda imzalandığını belirterek, "Takvim müsait olursa 3 Ekim Perşembe günü Genel Kurul'da görüşelecektir" dedi.

Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında açıklamalarda bulundu.

Başbakan Erdoğan'ın basın toplantısıyla kamuoyuyla paylaştığı Demokratikleşme Paketi ile ilgili tepkileri değerlendiren Arınç, şunları söyledi:

"Açıklamaları genelde çok olumlu karşılandığını şu ana kadar edinebildiğimiz istihbaratla öğrenmiş bulunuyoruz. Esasen hazırlıklarımız da bu yoldaydı. Türkiye'nin geldiği noktada demokratikleşmede bir ileri noktaya varmak, özgürlükler alanını biraz daha genişletmek halkımız için ülkemiz için çok iyi bir fırsat olacak. Demokratikleşme Paketi üzerine esasen ilgili ilgisiz pek çok kişi de görüşlerini ifade etmeye başladılar. Bu bir zenginliktir, üzerinde konuşulacaktır. Biz de bunları değerlendirme gayreti içerisinde olacağız."

Bakanlar Kurulu'nda Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış'ın AB süreciyle ilgili bilgi verdiğini dile getiren Arınç, Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in de Bingöl Cezaevi'nde yaşanan olay, Bingöl Cezaevi ve Türkiye'deki cezaevlerini kapsayan bir sunum yaptığını ifade etti. Arınç, açıklamalarının ardından, gündeme ilişkin soruları da yanıtladı.

Suriye'ye sınır ötesi operasyona olanak sağlayan tezkerenin süresinin 4 Ekim'de dolacağının hatırlatılarak, buna yönelik çalışma olup olmadığının sorulması üzerine Arınç, "Suriye ile ilgili 4 Ekim'de süresi dolacak tezkere tekrar Meclis'ten izin almak üzere bugün imzalanmıştır. Takvim müsait olursa 3 Ekim Perşembe günü Genel Kurul'da görüşülecektir" dedi.

Söz konusu tezkerenin sadece Suriye konusunda olacağını, Irak ile herhangi bir bağlantısı olmadığını belirten Arınç, şunları kaydetti:

"Bir önceki tezkerenin satır satır, cümle cümle aynısı olup olmadığı konusunda bir şey söyleyemem. Tezkere Meclis'e gönderildiğinde hepimiz fark mı var, yoksa aynısı gelmiştir bunu hep birlikte göreceğiz. 3 Ekim günü TBMM'de Suriye ile ilgili tezkerenin süresi dolmadan önce tekrar yenilenmesi konusu görüşülecektir."

- "Biz Türkiye'nin çıkarlarından başka bir şey düşünmeyiz"

Türkiye'nin uzun menzilli savunma sistemi ihalesi ve buna ilişkin ABD'nin yaklaşımı konusundaki bir soruyu da yanıtlayan Arınç, bazı konuların birbirine karıştırılmaması gerektiğine işaret etti.

Arınç, Türkiye'nin bu konuda birkaç yıldır hazırladığı yapılan bir ihale açtığını, pek çok ülkenin savunma sanayi alanındaki firmalarının ihaleye katıldığını ve sonuçta Çin firmasının teklifinin uygun görüldüğünü anlattı.

Teklifin uygun bulunmasının sebeplerinden birinin mevcut teklifler arasında maddi açıdan en karlısı olması, diğerinin ise bazı üretimlerin Türkiye'de ortaklaşa yapılabileceği konusunda uzlaşılmaya varılması olduğunu aktaran Arınç, şöyle devam etti:

"Biz Türkiye'nin çıkarlarından başka bir şey düşünmeyiz. Başka bir ülke bu konuda, 'Benim onlarla ihtilafım var, ben onları kara listeye, kırmızı listeye almıştım. Siz nasıl olur da bunlara ihale verirsiniz' demesi mümkün değil. Kaldı ki ABD yetkilileri bu konuda saygılı bir ifade kullanmışlardır. O şekilde yorum yapılabilecek Türkiye'yi suçlayan bir ifade söz konusu değildir.

Biz Türkiye'nin iki konudaki çıkarlarını dikkate aldığımızda bu ihaleye vermekte tereddüt etmedik. Ancak prosedür tamamlanmamıştır. Prosedürün tamamlanmasını mütakip de üretime başlanabilecektir. Şüphesiz bir NATO ülkesiyiz. NATO ülkeleriyle başta ABD olmak üzere geçmişten bu yana iyi ilişkiler içindeyiz. Ama Türkiye'nin savunmasını ilgilendiren bir konuda biz, bize yakışan, bizim için çok önemli olan kararları başkasına bakmadan alabilecek güçteyiz."

- "Gürültünün patırtının devri geçti"

Arınç, Demokratikleşme Paketi'ndeki kılıf kıyafet düzenlemesinde, hakim ve savcılar ile polislerin düzenleme dışı tutulduğu ifade edilerek, "Siz Hükümet Sözcüsü olarak bu dinamik süreç içinde bu istisnaların da günü geldiğinde kaldırılmasını öngörüyor musunuz?" diye sorulması üzerine bunun yoruma dayalı bir cevap olacağını söyledi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın pakete ilişkin düzenlediği basın toplantısında ifade ettiği hususlara ilave edilecek bir konu olmadığını belirten Arınç, zaman ve sürecin neyi getireceğinin hep birlikte görüleceğini kaydetti.

Arınç, "Böyle bir hususun 3, 5, 10 sene evvel ortaya atıldığında gelebilecek suçlamaları hepiniz tahmin ederdiniz. (Laiklik elden gidiyor, irtica hortladı, bilmem kim göreve, yetişin, öldük, bittik) sesleri şimdiye kadar çıkmadı. Neden? Çünkü demokrasi kültürü yerleşti. Gerçek laikliğin uygulamasının ne olduğunu hemen hemen herkes görmeye başladı. O yüzden artık gürültünün, patırtının devri geçti" diye konuştu.

Hükümet olarak demokrasi ve insan hakları ne gerektiriyorsa bunu yapacaklarını vurgulayan Arınç, yönetmeliklerde kalan kılık kıyafete ilişkin garip düzenlemeleri kaldırdıklarına işaret etti. Arınç, "İnsanların kılık kıyafetlerinin, şüphesiz çalıştıkları kurumlarla da ilişkili olmak suretiyle özgürlük alanına kavuşturulması bence bu dönemde yapacağımız en önemli gelişmelerden bir tanesidir" değerlendirmesinde bulundu.

- "Metin Turan için aklınıza ne geliyorsa herşeyi yapıyoruz"

Arınç, "Mısır'da tutuklu bulunan TRT muhabiri Metin Turan ile ilgili bir girişim oldu mu? Çünkü bir Twitter adresinden, yakını üzerinden mesaj yayımlamıştı, Birleşik Arap Emirlikleri'nin devreye sokulabileceğini söylemişti?" sorusuna ise şu yanıtı verdi:

"Metin Turan için aklınıza ne geliyorsa, benim bir personelim olması hasebiyle de ama bu ülkenin gayretli, çalışkan bir basın mensubu olması sebebiyle de aklınıza gelebilecek, gelmeyebilecek herşeyi yapıyoruz. Mısır'ın içinde bulunduğu şartlar malum ve bu arkadaşımız sadece gazeteci olmakla değil, gazeteci olmanın dışında bir takım sebepleri de ileri sürmek suretiyle gözaltı süresini bir kaç defa uzattılar. Her türlü çare düşünülüyor.

Ama benim Metin Turan'dan sizin sorunuza karşılık kendisine ulaşabilecek bir mesajım olmalı. Metin Turan; böyle Twittler gönderme. İçinde bulunduğun şartları sen bizden daha iyi biliyorsun. Türkiye senin arkanda, Hükümet senin arkanda ama Mısır'da da bir yargı var. O yargıyla ilgili avukatlarımız devrededir. Siyasi kanallar da açık tutulmaya çalışılıyor. Sen böyle Twittler atmaya devam edersen hakkında olabilecek başka suçlamalara da maruz kalabilirsin. Aman güzel kardeşim, aklını kullan, sabırla inşallah oradan çıkmayı bekle. Böyle bir tavsiyeyi de kolay kolay kimse yapmaz."

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, "Ümit ediyorum ki yıl sonuna doğru, bugün söylediklerimizin büyük bir kısmını gerçekleştirmiş olacağız" dedi.

Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından gazetecilere açıklamada bulundu, soruları yanıtladı.

"Demokratikleşme paketiyle yapılacak değişikliklerin uygulamaya konulması hususunda bir takvim belirlendi mi? Bakanlar Kurulu'nda paketin uygulama süreciyle ilgili hükümet içerisinde ya da kurumlar arasında herhangi bir iş paylaşımı, görev paylaşımı yapıldı mı?" şeklindeki sorular üzerine, Arınç, genel olarak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın takdimine bağlı olduklarını bildirdi.

Arınç, bir saati bulan konuşma sırasında Başbakan Erdoğan'ın yapılacak işlerin gerekçesini ve iktidarlarının ilk günlerinden bugüne kadarki demokratikleşme aşamalarını çok güzel şekilde ifade ettiğini söyledi.

Başbakan Erdoğan'ın, konuşmasında seçim kanunlarından başlayarak planladıkları konuları madde madde gündeme getirdiğini dile getiren Arınç, ifade edilen konularda şu anda Meclis Genel Kurulu'nda görüşmesi yapılmamış, gündemde bulunan hususlar olduğunu söyledi.

"Mesela 'Kişisel verilerin korunması hakkındaki kanun'. Sıralamayı şöyle yapacak olursak öncelikle TBMM'de komisyonlarda veya genel kurullarda hazır bulunan hususlar üzerinde öncelikle bir çalışma yapılacaktır" diyen Arınç, şöyle konuştu:

"Diğer konuların bir kısmı bildiğiniz gibi tartışmaya açılmıştır. Özellikle yeni seçim sistemi. Burada AK Parti olarak, hükümetimiz olarak üç seçenek ortaya koyuyoruz. Biz üçüne de varız. Ama diğer siyasi partiler bunun neresinde, hangi gerekçelerle kabul ediyor, hangi gerekçelerle karşı çıkıyor bunu görmemiz lazım. Dolayısıyla bunun yasalaşma süreci en azından iki üç aylık tartışma sürecinin, görüşme sürecinin veya istişare sürecinin sonunda belli olacaktır. Diğer paketin içerisinde yer alan hususlarda da hazırlıklarımız tamamdır. Bunlar da Bakanlar Kurulumuzdan tasarı olarak süresi içerisinde çıkarılacaklardır. Bildiğiniz gibi yasama gerektiren hususların dışında idari tedbirlerle hemen yürürlüğe girebilecek konular var. Bunlardan bir kısmı yeni yönetmelik gerektiriyor. Bir kısmı mevcut yönetmeliği ortadan kaldıracak bir karar almayı gerektiriyor. Milli Eğitim Bakanlığımız başta olmak üzere diğer bakanlıklarımız da bugün işaret edilen konularda ikincil düzenlemeler hususunda gerekeni süratle yapacaklardır. Yani milli eğitimdeki ilkokullardaki andın kaldırılmasından kılık kıyafet yönetmeliğinin yürürlüğe girmesi herhalde önümüzdeki yakın süreçte gerçekleşmiş olacaktır. Her şey planlıdır. Yeterki tartışmaya açtığımız, öğrenmek istediğimiz, kimin ne düşündüğünü rahatlıkla ifade edebileceği konularda belli bir sürenin Türkiye lehine kazanılmış olmasıdır. Ümit ediyorum ki yıl sonuna doğru, bugün söylediklerimizin büyük bir kısmını gerçekleştirmiş olacağız. Bu hususlarda hemen hemen her Bakanlar Kurulu toplantımızdan sonra da gelinen süreci sizlerle paylaşacağız."

- "Biz ilk adımı atalı 11 yıl oldu"

Alevilere verilecek haklar, cemevlerinin statüsü, Ruhban Okulu'nun açılması gibi beklenen bazı düzenlemelerin bekelenmesine rağmen pakette bulunmadığı belirtilerek, bununla ilgili yeni bir adım olup olmayacağının sorulması üzerine Arınç, "Bütün yürüyüşler ilk adımla başlıyor" diye konuştu.

Arınç, maraton koşusunda bile ilk adımı atmanın önemli olduğunu belirterek, "Biz ilk adımı atalı 11 yıl oldu. 11 yıl önce iktidara geldiğimizden 18 gün sonra 20 yıl devam eden olağanüstü hali kaldırmıştık. O günden bu yana da demokratikleşme ve özgürlükler adına fevkalade olumlu düzenlemeler yaptık" diye konuştu.

Bugün açıklanan konulara yönelik siyasetçilerin, meslek odalarının, sivil toplum örgütlerinin bu konuda ne diyeceğini soran Arınç, bir gazetecinin siyasi parti liderlerinin paket açıldıktan sonra ne söyleyebileceğini kalplerini okumuş gibi 4 gün önce köşesinde yazdığını söyledi.

Arınç, şöyle konuştu:

"Türkiye'de siyaset yaptığını zanneden bazı kişiler, daha paket kendileri tarafından bilinmiyor iddiasıyla eleştirirken, paketi de neredeyse çöpe atmışlardı. Hem bilmediğinizi söylüyorsunuz, hem de işe yaramaz. Bu dağ fare doğurdu gibi oldu diyorsunuz. Bu çelişkilere yaşayan, anlı şanlı siyasetçilerimiz var. Bunun yanlışlığı şurdadır; Eğer peşin olarak, kategorik olarak, yapılacak olanlara karşı çıkarsanız mahçup duruma düşebilirsiniz. Bugün nitekim daha üzerinden bir saat geçmeden açıklama yapan bazılarına bakarak, o yazar arkadaşımın ne kadar haklı olduğunu söylemek istiyorum. Burada konuşulan hususlara bir kişi peşin hükümlü olduğu için karşı çıkabilir. İkincisi, herkesin beklentisi kendine göredir, beklentisini bulmadığı için karşı çıkabilir. Üçüncüsü, siyaseten karşı çıkabilir. 'AK Parti bununla büyük bir rüzgar kazanacak, seçimler kazanacak, yine olan bize olacak' diyerek bunu eleştirmeye gayret edebilir. Ama 'Pakette şu şu şu konular var ve şu sebeple yetersizdir, yanlıştır' veya 'doğru değildir' diyecek olanlara teşekkür borcumuz var. Şimdilik açıklamalarını yapanların ne kadar peşin bir hükümle yola çıktıklarını ve ne kadar büyük bir aldanış içerisinde olduklarını görebiliyoruz."

MHP'nin grup toplantısında genel başkanın açıklama yapacağını anlatan Arınç, buna saygı duyduklarını ve merakla beklediklerini belirterek, ancak bugün MHP Grupu Başkanvekilinin terör örgütünün ne kadar karlı çıktığını ve onların diretmesiyle böyle bir paketin kabul edildiğini söyleme gafletine düştüğünü ifade etti.

Arınç, "BDP tarafından yapılan açıklamalara bakılırsa bu paket tamamen içi boştur. Hiçbir işe yaramaz. Peki BDP'nin, dolayısıyla PKK'nın başarısı olarak yorumlanan bir zamanlar bu pakete şimdi bodoslamadan karşı çıkmak kimleri açığa düşürüyor hepimiz ibretle görüyoruz" dedi.

- "Yüzde 75 paket olumlu karşılanmıştır"

"Bence konuşmalarımız siyaset diline uygun olmalı, bir. Gerçeklere uygun olmalı, iki. Ne getirip ne götürdüğünü hepimiz dikkatle bakmalıyız" diyen Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Eğer ciddi eleştiriler yapılır ve buradan kendimize yeni bir yol açma imkanı bulabilirsek biz hükümet olarak bundan istifade ederiz. Ama bugün Sayın Başbakanımızın sunduğu çalışma en azından bir yıldır üzerinde çalıştığımız konulardır. Özellikle son 6 ay içerisinde hemen hemen her hafta, bütün gelişmeleri takip ederek, Türkiye içinde ve dışında paketi mükemmel hale getirme konusundaki gayretlerimizi hiçkimse görmezden gelemez. Peşin suçlamalarda bulunmayalım. Siyasetçilerin bugün ne söylediklerinden daha çok bizim için değerli olan şudur; halkımız bu konuda ne diyor ve ne düşünüyor. Bütün ajanslarda görevli arkadaşlardan şu ana kadar aldığımız haber şudur. Türkiye'nin bütün illerinde kahvehaneler başta olmak üzere, sokaklarda, toplanma yerlerinde halkın nabzı tutulmuştur ve yüzde 75 paket olumlu karşılanmıştır. Yüzde 25 olumsuzlukların içerisinde 'Hacı Bektaş Üniversitesi var ama Alevi olarak şunları da bekliyorduk. Onlar niye yok' gibi kısmi eleştiriler var."

Başbakan Erdoğan'ın 40 dakika bu işin gerekçesini ortaya koyduğunu anlatan Arınç, şunları kaydetti:

"Orada net ifadelerle şunu söyledi; 'Arkadaşlar bu bir süreçtir, bitmemiştir. 11 yıldan bu yana adım adım yaptığımız işlere ilaveten bugün de bu işleri yapacağız ama yarın başka adımlar atabiliriz. Yarın başka kararlar açıklayabiliriz. Yarın başka önemli konularda düşüncelerimizi fikirlerimizi söyleriz' demiştir. Sayın Başbakan Yardımcımız Bekir Bozdağ başkanlığında Alevi yurttaşlarımızın taleplerini dikkate alacak çalışmalar henüz sonuçlanmadı. Sonuçlandığı zaman elbette onları da konuşacağız. İhtilaflı bazı konular var. Alevi yurttaşlarımızı temsil iddiasında bulunan pek çok dernek, kuruluş, federasyon. Her birinin ağzından çıkanlar farklı şeyler. Gerçek muhattaplarımızı bularak onlarla akli, mantıki, makul talepleri çözmeye ve halletmeye çalışıyoruz. Mademki süreç bitmemiştir, süreç dinamiktir. Yarını beklemek, bir ay sonrasını, üç ay sonrasını beklemek varken ve bugün yapılan pozitif açıklamalarda bardağın yüzde 90 dolu olan tarafını görmeden yüzde 10'luk varsa boş tarafı üzerine fikirler üretmenin çok anlamsız olduğunu söylemek istiyorum.

Bu bu pakette çok olumlu düzenlemeler var. Uzun bir dönem tabu haline getirilen, üzerinde konuşan herkesi yakan ve kimsenin ağzını açamadığı, herkesi yakan ve kimsenin açamadığı konular bugün vatandaşlarımız tarafından büyük bir kabul görüyor. Onları pozitif bir gelişme olarak alkışlamak varken 'şu yoktu' diyerek ihtilaflı bazı konuların neticesini bugünden görmeye çalışmak bence çok samimi bir davranış olmaz. Süreç devam ediyor, bizi takip edin. Türkiye'nin şartları, konjonktür, geldiğimiz nokta, demokratikleşme konusundaki halkımızın beklentileri, iç ve dış, elbette her türlü noktayı dikkate alarak bu süreci Allah'ın izniyle daha çok ilerilere götüreceğiz."