18 Nisan 2024 Perşembe / 10 Sevval 1445

Mehmet Ocaktan: Paralel yapı Gazze’de yaşanan katliama ortak oluyor

TRT Türk ekranlarında yayınlanan Manşetten programına konuk olan Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Ocaktan, paralel yapının emniyet ayağına yapılan operasyonu ve 17- 25 Aralık darbe girişimlerini değerlendirdi.

stargazete.com24 Temmuz 2014 Perşembe 07:00 - Güncelleme:

Halkın, paralel yapının milli iradeyi yok etmeye çalıştığının farkında olduğunu belirten Ocaktan,  milletin, 30 Mart yerel seçimlerinde ‘Devletin içine çöreklenmiş bu yapıyı temizleyin’ mesajı verdiğini ve ona göre oy kullandığını söyledi.

Paralel örgütün yaptığı yasadışı dinlemeleri ülke güvenliğini hiçe sayarak yabancı istihbarat birimlerine servis etmesinin vahametini anlatan Ocaktan, bu yapının her türlü ihaneti yapabileceğini belirtti.

Başbakan’ın, Filistin Devlet Başkanı Abbas’la yaptığı görüşmenin bilgilerinin İsrail’e servis edilmiş olabileceğine dikkat çeken Ocaktan, “Bu dinlemeyi yapmak ve sızdırmak, Gazze’de  Netanyahu ve çetesinin katlettiği çocukların katliamına ortak olmaktır” dedi.

ASKERİ VESAYET BİTTİ CEMAAT VESAYETİ BAŞLADI

B.S.B: Paralel yapının emniyet ayağına operasyon düzenlendi. Operasyonun iki ayağı var: darbeye teşebbüs ve casusluk.  22 şehirde yapılan baskında 103 polis gözaltına alındı. Gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

M.O: 17 Aralık süreci ve 30 Mart seçimleri Türkiye açısından çok sıkıntı bir dönemdi.  Milli iradeye, seçilmişlere yapılan darbe girişiminin sonuçları olmalıydı. Millet, milli iradeye, bizzat kendisine karşı bir saldırı olduğunu gördü ve ona göre oy kulandı. Halk, 30 Mart yerel seçimlerinde ‘Devletin içine çöreklenmiş bu yapıyı temizleyin’ mesajı verdi.  

Türkiye 2007’den bu yana tarihindeki darbelerle, darbe girişimleriyle yüzleşmeye, geçmişiyle hesaplaşmaya ve yeni Türkiye’yi inşa etmeye başladı.  Fakat 2010’da Türkiye’nin askeri ve yargısal anlamda vesayeti gerilettiği noktada, o yapılardan boşalan yerlerde daha mistik bir vesayetin yapılandığını gördük.  Bu yapılanma 2007’deki MİT krizinde kendini göstermeye başlamıştı. 17 ve 25 Aralık darbe girişimleriyle, Türkiye’nin çok tehlikeli bir yapıyla karşı karşıya olduğunu acı bir şekilde gördük. Cumhurbaşkanı, başbakan, bakanlara kadar binlerce insanın dinlendiği, insanların mahrem hayatına tecavüz edildiği, devletin sırlarının ifşa edildiği, başkalarına servis edildiği bir durumdan bahsediyoruz.  Eğer Türkiye, 17 Aralık darbesinde kaybetseydi bugün farklı bir Türkiye’de konuşuyor olacaktık.

B:S.B: Paralel yapı 17 ve 25 Aralık operasyonlarıyla karşımıza çıktı ama kökenine baktığımızda 30-40 sene öncesine kadar gittiğini görüyoruz. Devlet olarak bunu geç fark ettiğimizi düşünüyor musunuz?

M.O: Aslında herkes bu yapılanmanın bu kadrolaşmanın farkındaydı. Demokratik ülkelerde inancı, düşüncesi ne olursa olsun herkes devlet kurumlarında görev alabilir. Herkes, 90’lı yıllardan bu yana başlayan süreçte bu yapının yargıda, emniyette, milli eğitimde kadrolaştığını biliyordu. Ama kimse bunu kötüye yormadı. Hiç kimse bu yapının darbe girişimi yapacağını, devleti düşürmeye çalışacağını düşünmedi.

ERDOĞAN- ABBAS GÖRÜŞMESİNİ SIZDIRMAK NETANYAHU VE ÇETESİNİN KATLETTİĞİ ÇOCUKLARIN KATLİAMINA ORTAK OLMAKTIR

B.S.B: Operasyon yapılmadan 1 gün önce sosyal medyaya sızdırıldı. Eski Şube Emniyet Müdürlerinden biri ‘Havada operasyon kokusu var’ diye twit attı. Suriye zirvesinin yasadışı dinlenip servis edilmesi de buna benzer bir şeydi, hepimizi şoke etmişti. Devletin işlerinin bu şekilde sızdırılmasının vahameti hakkında ne söylersiniz?

M.O:  Çok vahim bir şey ama bu yapılar hala canlı ve devletin belirli noktalarında yasadışı dinlemeleri yapıp farklı ülkelerin istihbarat birimlerine servis etmeye devam ediyorlar.  Gazetelerde de vardı. Başbakan’ın Filistin Devlet Başkanı Abbas’la yaptığı görüşmeyi sızdırdılar. Bu insanlar görüşme bilgilerini İsrail’e vermiş olabilirler. Abbas’ı dinlemesinin sebebi başka ne olabilir?

Bu dinlemeyi yapmak ve sızdırmak, Gazze’de  Netanyahu ve çetesinin katlettiği çocukların katliamına ortak olmaktır.

PARALEL YAPI HER TÜRLÜ İHANETİ YAPABİLİR

Paralel yapıya baktığınızda sanki 17 ve 25 Aralık darbe girişimleri olmamış, binlerce insan dinlenmemiş, devletin gizli görüşmeleri servis edilmemiş gibi, 17 Aralık’tan sonra mücadelenin en sert olduğu günlerde bile MİT’in tırlarına müdahale etmeyi göze alabilecek kadar gözü kara bir tablo sergilediler.  Yapılanlara baktığımızda bu örgütün her türlü ihaneti yapabileceğini düşünüyorum.

Savcılık yaptığı açıklamada dinlemelerin devletin güvenliği için değil tamamen şahsi çıkalar için yapıldığına dikkat çekti. Devlet terörle mücadele için hayati bir konu söz konusu olduğunda mahkeme kararıyla dinleme yapabilir. Ama burada durum farklı, hayali bir örgüt oluşturulup 2 bin 3 bin kişiyi yasadışı dinleyen bir yapıdan söz ediyoruz.

TÜRKİYE GEÇMİŞİYLE YÜZLEŞİYOR

Betül Soysal Bozdoğan(B.S.B): 28 Şubat, bin yıl sürecek dendi.  Dönemin sembol isimlerinden biri Salih Mirzabeyoğlu, 17 yıl sonra tahliye oldu. Bu gelişmeyle 28 Şubat tarihe gömüldü mü? Ne dersiniz?

Mehmet Ocaktan(M.O): 28 Şubat yargılama süreci, talihsiz bir şekilde olsa da,  devam ediyor. Tutuklananlar serbest bırakıldı. Esas gidilmesi gereken yerlere gidilmedi ama baktığımızda Türkiye, geçmişteki karanlık darbeleriyle yüzleşen bir dönemi yaşıyor. Bu yüzleşmeye rağmen, o dönem içinde hapse atılan Salih Mirzabeyoğlu, unutulmuştu. Balyoz ve Ergenekon davalarında ortaya çıkan tablo Mirzabeyoğlu için de geçerli olması gereken bir şeydi.

Tabii ki hapishanede geçmiş 16 yılı telafi etmek mümkün değil. İnsan öldürmekten ya da başka bir eylemden dolayı ceza alırsınız ama Mirzabeyoğlu, silah kullanmamış, suça karışmamış biri. Yazdıkları ve konuştukları dışında yaptığı hiçbir şey yok. Ama 28 Şubat, neredeyse ağzını açan herkesi cezalandıran bir dönemdi. O baskı döneminde Mirzabeyoğlu gibi keskin düşüncelere sahipseniz ceza almanız kaçınılmaz bir şeydi.