Öcalan’ı Kürtlerden önce MİT tanıyordu

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın, Abdullah Öcalan için “Belki bir karanlığın kurbanı olarak bu yollara götürülmüş, sevk edilmiş” yönündeki sözlerini Kürt aydını Ümit Fırat değerlendirdi. Fırat, Öcalan ile derin devlet arasındaki ilişkisinin artık sır olmadığını söyledi. STAR’a konuşan Fırat, çarpıcı tespitlerde bulundu: “Sayın Arınç’ın söyledikleri ya da hissettiği, beklenen bir duygu ve ifade aslında. Bu ifadeler, 12 Eylül koşullarında insanlara neler yapıldığını, yani o dönemi anlamak için çok önemli. Gerçekten pek çok insanın nelerden geçtiğini ve neler yaşadıklarını neler hissettiğini ve bu duygunun bu ülkeye nelere mal olacağını Arınç, çok güzel ifade etti.”

Günahı AK Parti’ye yüklenemez

“Arınç, bu açıklaması ile hem o karanlık döneme işaret ediyor, hem de kurulacak bir empati ile o insanların neden bu kadar tepkili ve radikal olduğunu anlatıyor.  Arınç, ‘geçmişte yaşanan trajedinin neticesi bu olur’ diyor. Başbakan ‘büyük devlet, özür dilese küçülmez’ demişti. AK Parti o dönemin günahını taşımak istemiyor. O pisliğin ve ahlaksızlığın insanlık dışı sorumlularının ortaya çıkarılıp toplum önünde teşhir edilmesi lazım. Arınç’ın bu sözlerinden dolayı hangi Kürt dağa çıkacak? O dönemin pislikleri temizleniyor ama hemen de olmuyor.” 

Öcalan’ın ilişkileri kozmik odada

“Öcalan’ı Kürtlerden önce derin devlet tanıyordu. En çok da MİT tanıyordu. Öcalan kendi kitabında MİT ile ilişkilerini anlatıyor. İmralı sürecini bile irdelediğimiz zaman bir sürü kirli ilişki çıkıyor. Tüm bu karanlık ilişkilerin sırrı devletin kozmik odalarında. Arınç, bazı şeyler biliyor ki yüksek sesle dile getiriyor. Öcalan’ın nerelerden geldiğini biz 40 yıldır dile getiriyoruz.”

BDP DE EMPATİ YAPMALI

“Empati duygusunun gelişmesi ülkedeki gerginliği yumuşatır. Karşılıklı bir empatinin yapılması gerekir. Adalet duygusunun geliştirilmesi de gerekir. Suçların örtbas edilmeyeceği bir zemin sağlanmalı. Batman’da, Siirt’te yaşanan hadiseler, Hakkari’de durup dururken insanların PKK tarafından öldürülmesi, tam da örgüte dönük toplumda bir tepki ve eleştiriyi getirecekken, Uludere olayı her şeyi berbat etti. Bu empatinin gecikmesine yol açtı. Gelen şehit cenazeleri de bu durumu geciktiriyor. Kürt siyaseti de -özellikle BDP- bir yüzleşme veya empatiyi yapmalı. Çünkü, bunlar yapıldıkça hatalarımızdan kurtuluruz.”