19 Nisan 2024 Cuma / 11 Sevval 1445

Şamil Tayyar: Hocaefendi bu yapıyı kontrol edemiyor

AK Parti Gaziantep milletvekili Şamil Tayyar'dan son operasyonla ilgili müthiş açıklama: Hocaefendi artık bu yapıyı kontrol edemiyor, bilgiler Hocaefendi’ye yanlış gidiyor. Bunu etkisinde kaldığını düşünüyorum. Hocaefendi Türkiye’de olup biteni değerlendirirken farklı kanalları da kullanmalı. Şu an tablo bu.

19 Aralık 2013 Perşembe 07:00 - Güncelleme:
Şamil Tayyar: Hocaefendi bu yapıyı kontrol edemiyor
AK Parti Gaziantep milletvekili Şamil Tayyar, Kanal 24'te Elif Çakır'ın Söz Bitmeden programında operasyonlar hakkında çarpıcı açıklamalar yaptı.

"ERDOĞAN'SIZ BİR TÜRKİYE İSTEYENLER ORTAYA ÇIKACAK DEDİK"

İşte Tayyar'ın açıklamalarından satırbaşları...

Elif Çakır: Bu operasyonu nasıl değerlendirmek lazım?


Şamil Tayyar: Henüz piyasaya çıkan Beşinci Darbe kitabımın metnini gönderdim Gezi olaylarından önce. Mayıs ayında piyasa çıktı, 3-4 gün sonra Gezi olayları çıktı, aslında yazdıklarımızın az olduğunu ortaya koydu. Biz bir kurgu yaptık, önümüzde çok kritik bir dönem var, nedir, yerel seçimler. Ama bu yerel seçimi daha değerli kılan, hemen arkasından Cumhurbaşkanlığı seçiminin gelecek olması. Tarih boyunca bu seçim her zaman sıkıntılı olmuş. Bir yerde bir rejim sorunu gibi yaşanmış ama bu kez biraz daha farklı. Çünkü cumhurbaşkanını halk seçecek. Halkın seçeceği bir cumhurbaşkanı Anayasa'dan gelen yetkilerini kullanırsa yarı başkanlık sistemine fiili olarak geçecek. Sayın Erdoğan'ın bu makama aday olma ihtimali de var. Erdoğan'sız bir Türkiye isteyenler 2014'e doğru ortaya çıkacak dedik. Ne gibi olur bu, Reyhanlı gibi olur, suikast girişimler olur... Bir kaos durumu oluşturacak eylemlerin periyodik olarak gerçekleşebileceğini dile getirdik. Hemen arkasından Gezi olayları patladı. Bu hükümeti alaşağı etmeye yönelik sivil bir darbe girişimiydi. Ergenekoncuların, Neo-conların iç içe katlanmış bir darbe operasyonuydu. Ciddi bir mesafe aldı. Dış dünyada Türkiye'nin itibarına ciddi bir darbe indirdiler, bunu da kısmen başardılar Gezi'de, 48 saat içinde hükümet devrilecek, bu iş bitti diyenlerin sayısı hızla artmaya başladı. Sayın Başbakan'ın bir karşı duruşu oldu, Başbakan bu oyunu bozdu. Gezi'den alternatif iktidar yaratamayanlar başka şeyleri denediler. Sonraki aşamadaki en güçlü vuruş dershaneler üzerinden başladı.

Dershane konusunda ben de temkinliydim. Ama hükümet henüz net bir karar vermemişken belge yayınladılar.

E.Ç.: O belgenin hizmete yakın kuruluşlar vasıtasıyla Milli Eğitim'e gönderildi ve kullanıldığı biliniyor.

Ş.T.: Öyle bir haber yapıldı ki sanki nihai bir karar verilmiş, o yasa bir torba kanun içine konulacak gece yarısı apar topar geçirilecek. Bu bir varsayım tabi. Burada biz operasyonu gördük. Zamanını, değerini bunun için feda eden ciddi bir kitle var, bir tarafta cemaat, bir tarafta da örgüt var. Bu örgüt cemaate ve siyasi iktidara istikamet vermeye çalışıyor. Isparta vs. yerlerdeki masum bir hizmet ehliyle, Ankara gibi bazı yerlerde temsilcileri bulunan bu örgütün arasına mesafe koymazsak yanılırız. Bu taslak metni üretenler bunlar. Bunun üzerinden cemaate atış yapmaya başladılar. Uluslararası bağlantılarla da işbirliğini güçlendirerek, bu olay ileride bir darbe yapma girişimi olarak görüldü. Başbakanımız da burada ciddi bir duruş sergiledi. Arkasından bu da yetmedi, rüşvet ve yolsuzluk operasyonu başlatıldı. AK Parti iktidarı yasaklar, yoksulluklar ve yolsuzluklarla mücadele etmiş bir parti. AK Parti oylarının yükselişinde toplumun güveni var. Bir psikolojik harbe girişildi AK Parti'yi yıpratmak için. Bunun cemaatle ne alakası var diyenler olabilir. Doğru eğer masumane dediğim gibi insanlarsa sorun olmaz. Ama örgüt varsa, uluslararası bağlantıları varsa, küresel sermaye ve Türkiye'deki uzantıları var, bunların siyasi ayağı da var. Bu ayakta cemaat ile CHP'nin birlikte bir koalisyon durumu doğdu. Kılıçdaroğlu ABD'ye gitti, büyükelçi ile görüştü. Sağ adaylar gösteriyorlar, oralardan oy almak için.

"BU OPERASYONUN ESAS AMACI HALK BANKASI"

E.Ç.: İçişleri Bakanı'nın oğlu gözaltına alınıyor, bakanın haberi yok. Emniyet müdürlerinin haberi yok. Böyle bir durum var.

Ş.T.: Devam eden bir süreç var. Kim olursa olsun farketmez, bakan her neyse mutlaka araştırılsın. Ama meselenin başka bir tarafı da var. Birbiriyle ilintili olmayan 3 dosyayı aynı anda gündeme sürüyorsunuz. Oradaki polis kendisine gelen talimatı üsttekilerle paylaşmalı. Ya ona ya şuna giderse. Herkes sahtekar, siz dürüstsünüz. Sakatlık burada başlıyor. Kamuoyunda sanki üç bakan çocuğu ve Fatih Belediye Başkanı aynı ekibin bir parçası olduğu sanıldı. Halkbankası üzerinden yürütülüyor esas operasyon, diğerleri bunu perdelemek için yapılıyor.

E.Ç.: Mesela İstanbul Emniyet Müdürü.

Ş.T.: Vali arıyor, emniyet müdürüne ulaşamıyor. Haberi olmayabilir de.

E.Ç.: Gezi olaylarında da aynısı oldu.

Ş.T.: Hüseyin Çapkın'la ilgili bir soruşturma açılırsa öğrenebiliriz. Hata var, idari açıdan değerlendirilebilir bunlar. Bir ihanet olduğunu düşünüyorum.

Ergenekon, Balyoz süreci içerisinde savcıların Erdoğan’a bilgi verildiği söyleniyor, Nedim Şener için de gidildi. Peki bu operasyon neden gizlilikle yürütüldü. Burada ciddi bir dezenformasyon var.

"EMNİYET İÇİNDE CİDDİ BİR PROBLEM VAR"

E.Ç.: Emniyet içinde de ciddi bir problem var.

Ş.T.: Buradakilerin hepsi cemaatle ilgili değil, derin devletle bağlantıları var. Bir ittifak oluştu. Susurluk sonrası oluşan derin devletin ayrıntılarıyla yeni bir işbirliği, oluşum var. MİT vs. bunu çözemedi. Burada ciddi bir yönetim zaafı var. Hangi bakanla, hangi bakan çocuğuyla ilgili bir iddia varsa, o iddia ile nereye kadar gidilebiliyorsa onunla ilgili tedbirler alınmalı. Ama birileri bu değirmene su taşımışsa onların da hesabını vermesi gerekir. AK Parti hükümeti bunun arkasında durmaz.

E.Ç.: Nedim Şener, Ahmet Şık da tutuklandığında şube müdürleri görevinden alınmıştı.

Ş.T.: Sonra, bunun Müslümanlıkla izahı yok, insanların yatak odasına gireceksiniz, sonra böyle masumane bir talebin arkasına sığacaksınız. Bakın Rasim Ozan Kütahyalı ile ilgili Hasan Karakaya’nın kızıyla ilgili şeyler açıklıyorsunuz. Bunu ne ile açıklayacaksınız. İnceldiği yerden kopar.

"İÇİŞLERİ BAKANI BAŞTA OLMAK ÜZERE YENİ BİR GÖREVLENDİRME OLMALI"

E.Ç.: Bu operasyon nereye varır, Çapkın görevinden alındı…

Ş.T.: Nereye varacağını bilmiyoruz, sanıyorum yeni bir görevlendirme olur. Başta sayın İçişleri Bakanı olmak üzere bir yeniden görevlendirme olmalı. Böylesi bir kan değişimine ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Emniyet müdürü haberi olduğu halde haber vermiyorsa, valinin bilgisi yoksa, bakanın bilgi yoksa, İçişleri Bakanı’nın haberi yoksa, bir sorun vardır. Sayın İçişleri Bakanı olmak üzere bir görev değişikliği lazım.

"28 ŞUBAT DAVASI'NDA HİÇ TUTUKLU KALMADI, BİZİ ALACAKLAR HERHALDE"

E.Ç.: Fezleke durumu var. Bir son dakika haberi... 28 Şubat’ta hiç tutuklu kalmadı bu arada.

Ş.T.: Maşallah, hayırlı olsun (!)

E.Ç. : Bu dava çok önemliydi, ama gözümüzün içine baka baka tahliye kararı verdiler.

Ş.T.: Muhtemelen bu 28 Şubat davasından biz yargılanacağız.

E.Ç.: Beni de dinlediler bu davada. Çekirdek çıtlattılar, bisküvü verdiler birbirlerine bu sanıklar, mahkeme hiçbir şey yapmadı ama benim mahkeme salonunda yazdığım yazının peşine düştüler.

Ş.T.: Mahkemenin bir kararını eleştirdiğim için hakkımda bir şeyler yaptılar, darbecileri bugün dışarı saldınız. Ergenekon, Balyoz gibi gerçekleşmemiş darbelerden sanıklara verilen ağır cezalar var. 28 Şubat gibi gerçekleşmiş bir darbeden sonuç çıkaramıyorsunuz o zaman Ergenekon ve Balyoz’u nereye koyacağız. Bu dediğim örgütün yeni bir komplikasyonu olabilir, yeni bir anlaşma olabilir. Balbay’ın serbest bırakılması, BDP’li vekiller içinse aleyhte karar verilmesi bu oyunu gösteriyor. Burada çok derin bir tezgah var. KCK’lilerin cezaevinde bulunması, borsada çöküş, yolsuzluk operasyonu, 28 Şubat, Balbay’ın çıkarılması. Büyük bir oyun oynanıyor, Erdoğansız Türkiye istiyorlar. Cemaat ile CHP arasında bir koalisyon isteniyor.

"HAKAN ŞÜKÜR O YAZIYI KENDİ Mİ YAZMIŞTIR, BİLEMEM"

E.Ç: Hakan Şükür'e gelirsek “Benim yazı yazma kabiliyetim yok” demişti benimle bir röportajında, bu yazıyı nasıl kaleme aldı?

Ş.T.: Benim Hakan’la böyle bir anım yok ama kamuoyunda böyle bir algı var. Bir lojistik destek almış olabilir, tek başına yazmış olabilir mi, bilmiyorum, vekil arkadaşlarımızla da bunu konuştuğumuzda da aynı şeyi düşünüyorlar.

"ZEKERİYA ÖZ'E GÜVENMİŞTİK AMA..."

E.Ç: Nedim Şener “Bana yapılan operasyonla bu operasyonu yapan savcılar aynı. Emniyet içinde bir yapılanma var, bir zamanlar askeri vesayet vardı, şimdi başka bir vesayet var” dedi...

Ş.T.: Başında Zekeriya Öz var. Ergenekon sürecinde gönüllerde taht kurdu. Kendisiyle ilgili kahraman sıfatı yakıştırdım. Yazılarım da var. Fakat zaman içerisinde bazı savcıların, Zekeriya Öz başta olmak üzere bazı gazetecilere bilgi verdiler, yanlış işler peşinde sürüklendiler. Müyesser Yıldız bir yazı yazmıştı, onunla ilgili kendisine dava açıldı, sonra Ergenekon’a dahil edildi. Ergenekon davasına özel hesapların karıştırılması nedeniyle davadan el çektirilmişti. Bunun bir kızgınlığı mı var. Büyük bir oyun var.

E.Ç.: Zekeriya Öz Emniyet’te deniliyor, şube müdürleri görevden alındı, bunu operasyonun üstünü kapatmak olarak mı algılamak gerekiyor?

Ş.T. : Bunu iddia edenler, şöyle dediler, dosya ile ilgisi olmayan bir adam da görevinden alındı. Burada görevi kötüye kullanma var. Böylesi bir operasyon yapılıp üst amirlere bildirilmiyorsa o zaman onları alırsınız. Sanki amirlerine güvenmiyorlarmış gibi. Gittilerse bence onların başını yakan güvensizlikleridir. Hiç kimse endişeye kapılmasın, boy boy fotoğraflar yayınlanıyor.

"HOCAEFENDİ ARTIK BU YAPIYI KONTROL EDEMİYOR"

E.Ç.: Bir tarafta Fethullah Gülen Hocaefendi’nin açıklamaları var.

Ş.T.: Bugün ve Zaman’ın manşetlerine bakın.

E.Ç.: Kimse birbirini dinlemiyor mu, Gülerce “son uyarı” tweeti atıyor. Hocaefendi “Hükümete karşı değil diyor, itidal istiyor” Bunları nasıl yorumlamak lazım. Hocaefendi’ye rağmen adım mı atılıyor.

Ş.T.: Hocaefendi artık bu yapıyı kontrol edemiyor, bilgiler Hocaefendi’ye yanlış gidiyor. Bunu etkisinde kaldığını düşünüyorum, bir örgüt var, onun vasıtasıyla gidiyor. Hocaefendi Türkiye’de olup biteni değerlendirirken farklı kanalları da kullanmalı. Şu an gelen tablo bu. Bu çekirdek yapıdan yukarıya doğru kirli bir kan pompalanıyor. Ama bunun cemaat tabanında ciddi bir kırılmaya yol açtığı biliniyor, telefonla bizi arıyorlar. Bu süreçten hem iktidarın, hem cemaatin sonuç çıkarması lazım.

E.Ç.: Erdoğansız bir ülke hayali kuruluyor, seçime doğru neler olur, bu ittifakları yapanlar her kimse ne kadar zarar verir?

Ş.T.: Eğer bir süreci iyi yönetirsek, olanı biteni iyi anlatırsak bu süreçten iyi çıkabiliriz. Daha önce AK Parti’ye oy vermeyen kişiler de oy vereceğini söylüyor. Ama daha önce oy verip şimdi vermeyeceğiz diyenler de var. Bu bir süreç, devam edecek, Başbakan’ı koltuğundan etmeyi düşünüyorlar ama biz bunu bozacağız.