1 Mayıs 2024 Çarşamba / 23 Sevval 1445

Vizesiz Avrupa yolculuğu: Türkiye’nin ortak kazancı

Konuk Yazar: Egemen Bağış17 Aralık 2013 Salı 07:00 - Güncelleme:
Vizesiz Avrupa yolculuğu: Türkiye’nin ortak kazancı

Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın kamuoyuna verdiği müjdeyle, 16 Aralık 2013 tarihi artık Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki milatlardan biri olarak kayıtlara geçti.

Avrupa Birliği ile attığımız karşılıklı imzalarla Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına artık vizesiz Avrupa’nın kapıları açıldı diyebiliriz. 3-3.5 yıllık sürecin sonunda artık vatandaşlarımıza tam anlamıyla vizesiz Avrupa seyahatinin sağlanmasını öngörüyoruz.

Bu önemli gelişmenin mimarı hiç şüphesiz sürecin her aşamasını bizzat takip eden ve yöneten Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır.

Gerek Bakanlığımız, gerek Dışişleri ve İçişleri Bakanlığımız, gerekse bütün ilgili Bakanlık ve kurumlarımız bu süreçte koordinasyon ve eşgüdüm içerisinde kararlı bir mücadele ortaya koydu.

İş dünyamız, sanatçılarımız, sporcularımız, öğrencilerimiz, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız, sivil toplum kuruluşlarımız yıllar süren bu çabaya çok önemli destek verdiler.

Avrupa Birliği’nin Türkiye’nin kararlı çabalarını artık somut gelişmelerle desteklemesi de altı çizilmesi gereken bir noktadır.

Bu aşamayı yakalamamızın arkasında kuşkusuz nice zorlu mücadelenin şahitliği var. Ancak bu başarıyı Türkiye’nin ve Türk halkının ortak bir başarısı, ortak bir kazancı olarak görmek gerekir.

Atılan imzalarla Türkiye ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarımız kazanacak. Keza, Avrupa Birliği kazanacak. Dünya barışı kazanarak gönüllerdeki, zihinlerdeki sınırlar da ortadan kalkacak.

Biz her fırsatta Avrupa Birliği içerisindeki muhataplarımıza vatandaşlarımıza uygulanan vizenin ne kadar mantıksız ve hukuksuz olduğunu ısrarla anlatıyorduk.

Bu uygulamanın hem insanlık hukukuna, hem de AB hukukuna aykırı bir uygulama olduğu ortadaydı.

Avrupa coğrafyasının çok çok uzağındaki ülkelere vize serbestisi tanınırken 54 senedir AB sürecinin bir parçası olan Türkiye’nin vatandaşlarına vize çilesinin reva görülmesi bir haksızlıktı.

Nihayet artık Avrupa Birliği içerisindeki dostlarımız bu konudaki haksız direncin hukuksuz olduğu kadar faydasız ve anlamsız olduğunu idrak ettiler.

Vize uygulamasının ne ekonomik, ne hukuki, ne toplumsal, ne de siyasi hiçbir temeli kalmamıştır.

Avrupa’nın altıncı ve en hızlı büyüyen ekonomisi konumundaki Türkiye’nin önüne vize koymak her şeyden öteye Avrupa Birliği’nin kendi gelişiminin, kendi refahının önüne vize koymaktan başka bir şey değildir.

Bu imzaları çok daha önce atmalıydık. Çok daha önceden bu engelleri kaldırabilmeliydik. Ama geç de olsa nihayetinde aklıselim ve sağduyu bağnazlığa ve akıl tutulmasına galip geldi.

Sürecin şeffaflığına ve her türlü soru işaretine giderecek şekilde hareket etmemize rağmen bazı çevrelerin yakalanan bu başarıyı gölgeleyecek şekilde haksız birtakım kaygıları ısrarla dile getirdiklerine şahit oluyoruz. 

Hükümetimiz tarafından bu zamana kadar nasıl milletimizin ve ülkemizin aleyhine olabilecek hiçbir adıma izin verilmediyse bundan sonra da izin verilmeyecektir.

Vize muafiyeti, Geri Kabul Anlaşması’nın üçüncü ülke vatandaşları bakımından yürürlüğe girmesinden makul bir süre sonra gerçekleşmediği takdirde Türkiye bu Anlaşma’yı feshedecektir.

Ülkemiz, Mültecilerin Hukuki Statüsüne ilişkin 1951 Cenevre Sözleşmesi’ne derç ettiği gibi Doğu’muzdan gelecekleri mülteci olarak kabul etmeyeceğimize ilişkin “coğrafi sınırlamayı” kaldırmayı ancak AB’ye tam üye olma aşamasında değerlendirilebilecektir.

Türkiye, Avrupa Birliği’nin transit vizeyi de içeren vize politikasını ancak üyelikle birlikte üstlenecektir.

Yine ülkemiz, Yol Haritası’nda sayılan bazı uluslararası anlaşma, sözleşme ve protokollerden sadece vize muafiyeti süreciyle doğrudan ilgisi bulunanlara taraf olacaktır. Başta Avrupa Konseyi İnsan Hakları Sözleşmesi’ne Ek 4 No’lu Protokol olmak üzere, bu belgelerden bazılarına ise ancak tam üyelik aşamasında taraf olacaktır.

Bütün bu çekincelerimiz bizzat bu yazılı belgelerle sabit olmak üzere teminat altına alınmıştır.

Bakanlığımız bu sürecin her aşamasını hiçbir soru işaretine yer bırakmayacak şekilde açıklayan bir kitapçık hazırlamış ve ilgili kesimlerle paylaşılmıştır.

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları için vize muafiyeti bir temenniden öte bir haktır ve bugün attığımız karşılıklı imzalar da bu hakkın teslim edilme aşamalarından biridir.