26 Nisan 2024 Cuma / 18 Sevval 1445

YÖK için 'Paralel' şikâyet

Balkan Üniversitesi, Avrupa Politeknik Üniversitesi, Avrupa Hukuk ve Yönetim Okulu (ESLG) adına avukatlar Atilla Tunçkale ile Rahman Özdemir YÖK Başkanı ve yöneticileri hakkında Görevi kötüye kullandıkları iddiasıyla soruşturma açılması talebi ile Milli Eğitim Bakanlığı’na başvurdu.

6 Mayıs 2014 Salı 07:00 - Güncelleme:
YÖK için 'Paralel' şikâyet

Balkan Üniversitesi adına Milli Eğitim Bakanlığı’na şikâyet dilekçesi veren Avukat Rahmen Özdemir, dilekçesinde YÖK’un 5463 Sayılı Kanun Hükümlerini yok sayarak Türk öğrencilerin uluslararası ve Ulusal yasalarca güvence altına alınmış Eğitim haklarını kullanmaya engel olduğunu, böylece görevi kötüye kullanma suçu işlediğini belirterek, soruşturma açılmasını istedi.

Avukat Tunçkale dilekçesinde, Lizbon Sözleşmesi 1 Aralık 2004 tarihi itibariyle Türkiye dâhil, 39 Avrupa Konseyi üyesi ülke bu sözleşmeye imza koyduğu ve sözleşme 33 ülke tarafından resmi olarak onaylandığını hatırlatarak şu görüşlere yer verdi:

“Türkiye dünya ile özellikle Avrupa ülkeleri ile işbirliğini ilerletmek ve bir dünya ülkesi olabilmek amacıyla birçok Uluslararası Anlaşmaya imza atmıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 5463 sayılı yasa ile kanunlaşan uygulama iç hukuk kuralı haline gelmiştir. Özellikle AB üyesi adayı Türkiye, Eğitim alanında da uluslararası standart ve uygulamaların dışında kalmak istememiş ve Avrupa Yükseköğretim Alanı içinde yer almak amacıyla Lizbon Anlaşmasını imzalayarak Bologna sürecine dâhil olmuştur.

YÖK hükümet programını hiçe saymakta

Kanun Koyucunun kanunu kabul etmekteki amacı tüm yükseköğrenim alt yapısını Avrupa standart ve normlarına uygun bir şekilde geliştirmek ve Yükseköğrenim kalite ve standardını yükseltmektir. Bir anlamda Avrupa ile bütünleşmiş ve buna göre Yüksek Öğrenim kurmayı amaçlamıştır. Uygulamada ise YÖK tam tersi bir tutum ve davranış izleyerek yasaları uygulamayarak anayasaya aykırı hareket etmektedir. Bakanlığınızın da Stratejik belgesinde ilan ettiğiniz şartları yani hükümet programını dahi hiçe saymaktadır.”

“Paralel yapı” kendi okulları dışındakilerin tanınmasını engelliyor

Avukat Tunçkale dilekçesinde “Yurt dışında yaşayan Türklere sahip çıkamaz isek tarih sahnesinden silinen bir toplum oluruz” iddiasında bulunarak şu görüşleri savundu:  

“YÖK içinde yapılanan ve günümüzde ‘paralel yapı’ olarak nitelendirilen gruplar maalesef kendi okulları dışında başka bir eğitim kurumunun T.C. tarafından tanınmasını yapmayarak bu okullardan mezun Türk gençlerinin emeklerini ve varlıklarını yok saymaktadırlar. Bakanlık ve devlet olarak sizden talebimiz; bu kanun dışı uygulamalara son verilmesidir.”

Avukat Tunçkale, YÖK Başkanlığı European School of Law and Governance (ESLG) tanınma başvurusunu kabul ederek akreditasyonunu yapması gerekirken yapmadığı, keyfi uygulamalarla görevi kötüye kullanma suçu işlediğini ifade ederek, 2547 Sayılı Yüksek Öğretim Kanunu 53. Madde düzenlemesi gereği YÖK Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyeleri hakkında soruşturma açılması talebinde bulundu.

Avukat Rahman Özdemir’de “YÖK’un 2547 sayılı yasa ile kendisine verilen diplomaların denklik yetkisini TBMM’ce 5463 sayılı yasa ile de Türkiye’de de iç hukuk haline gelmiş Lizbon sözleşmesinin tarif ettiği Avrupa Yüksek Eğitim Alanında da (EHEA)  hukuk dışı olarak kullandığını öne sürerek suç duyurusunda bulundu.

TBMM adına denetim görevi

Balkan Üniversitesi, Avrupa Politeknik Üniversitesi, Avrupa Hukuk ve Yönetim Okulu (ESLG) Genel Koordinatörü 18. Dönem Milletvekili Yalçın Koçak ise, YÖK’un hukuk dışı uygulamaları karşısında Anayasanın ve TBMM İçtüzüğünün 167. Maddesi uyarınca denetim görevi sorumluluğu içinde Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Nabi Avcı’ye YÖK’un paralel yapı dışındaki okulları yok sayan uygulamalarına karşı şikayet dilekçesi verdi. Koçak dilekçesinde, YÖK’ün aleyhine bu yönde açılan mahkemeleri kaybettiği ve kaybedilen mahkeme giderlerinin kamu zararı olduğunu ifade ederek, soruşturma talebinde bulundu.