26 Nisan 2024 Cuma / 18 Sevval 1445

Erken teşhisle AIDS'den korunmak mümkün

Hızlı kilo kaybı, öksürük, tekrarlayan yüksek ateş, aşırı yorgunluk, uzun süren ishal, hafıza kaybı, depresyon ve başka nörolojik rahatsızlıklarla kendini belli eden HIV enfeksiyonun görülme sıklığı gün geçtikçe artıyor.

28 Kasım 2014 Cuma 07:00 - Güncelleme:
Erken teşhisle AIDS'den korunmak mümkün
Bağışıklık sisteminin zayıflamasına sebep olan bu virüs, erken evrede tespit edilip uygun tedaviye başlanırsa, AIDS’e dönüşmesi engellenebiliyor.
 
Memorial Ankara Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümü’nden Uz. Dr. Çiğdem Erol, “1 Aralık Dünya AIDS Günü” öncesinde HIV virüsünden korunma ve tanı yöntemleri hakkında bilgi verdi.
 
Sinsice ilerliyor
 
HIV, kişilerin bağışıklık sistemlerini zayıflatarak fırsatçı enfeksiyonlara açık hale getirir. AIDS, HIV tarafından oluşturulan bir hastalıklar bütünüdür. Günümüzde tedavi olanaklarına ulaşamayan kişilerde AIDS’e gidiş daha sık görülürken, HIV taşıdığı erken dönemde tespit edilen ve uygun zamanda tedavi başlanan kişilerde bu durum çok nadir görülmektedir. HIV, bulaştığı kişinin vücudunda yıllarca belirti vermeden kalabilir. Kişi eğer virüsü cinsel yolla almışsa, ortalama 8-10 yıl boyunca hiçbir belirti ortaya çıkmayabilir. Virüs kan yoluyla alınmışsa, alınan virüs miktarı daha fazla olduğundan, bu süre kısalarak 5 ay ile 2 yıl arasında değişebilir. Kişi virüsü aldığı andan itibaren başkalarına bulaştırabilmektedir. Sonuçta, birden fazla hastalık ve kanserin ortaya çıkması ile AIDS oluşur ve eğer tedaviye başlanmazsa hastalık ölümle sonuçlanır.
 
Korunmasız cinsel ilişkiden uzak durulmalı
 
HIV’in en yaygın bulaşma şekli, korunmasız cinsel ilişkidir. Her şekilde korunmasız cinsel ilişki ile HIV ve diğer cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar, kişiden kişiye geçebilmektedir. Ayrıca, HIV bulunan kan veya kan ürünlerinin nakli ya da doku ve organ nakilleriyle de bulaşma olabilmektedir. Ortak enjektör kullanımı ve HIV pozitif kan ile kirlenmiş aletlerle kesici delici yaralanmalar da diğer bir bulaş yoludur. Bunların yanı sıra, HIV gebelik süresince, doğum sırasında ve emzirme ile bebeğe geçebilir. Gerekli önlemler alınmadığı takdirde bulaşma oranı %20-30 arasındadır. Ancak HIV pozitif anne gebeliği süresince de tedavi görmeye devam eder ve gerekli önlemler alınırsa virüsün bebeğe geçiş riski %0,5’in altına kadar düşürülebilir.
 
Sosyal ilişkiler ise HIV’in kişiden kişiye bulaşmasına sebep olmaz. Dokunma, sarılma, el sıkışma ve HIV taşıyıcısıyla aynı ortamda bulunma virüsün bulaşma nedeni değildir. Ayrıca bu kişilerle aynı bardağı kullanmanın ya da ter ve tükürük gibi vücut salgılarıyla temas etmenin herhangi bir riski yoktur.
 
Korunmak için dikkat edilmesi gerekenler
 
· Her cinsel ilişkide kondom (prezervatif) kullanılmalı
· Kan ürünlerinin kontrol edilmiş ve güvenli olanları transfer edilmeli
· Ortak enjektör (şırınga) kullanımından kaçınmalı
· Bebeğe geçişi önlemek için gebelik öncesi ve sırasında HIV testi yaptırılmalı
· HIV pozitif annenin doğumunda gerekli önlemler alınmalı.
· HIV pozitif anne bebeğini emzirmemeli.
 
Tanı için doğru zamanda doğru test
 
HIV pozitif olup olmadığının anlaşılması için doğru zamanda doğru HIV testinin yaptırılması gerekmektedir. Antikor testlerinin doğru sonuç vermesi için şüpheli temastan sonra 10-12 hafta süre geçmesi gerekmektedir. Ancak yüksek riskli temaslarda daha erken tanı için 2-3 hafta içerisinde antijen ve PCR yöntemleriyle tanı mümkün olabilmektedir. Korunmasız her türlü cinsel ilişki, güvenli olmayan kan alışverişi sonrası ve hamilelik öncesi HIV testi yaptırılması tavsiye edilir. Testler öncesinde, sırasında ve sonrasında mutlaka danışman hekim yardımı alınmalıdır.
 
İlaç tedavisi hastanın yaşam kalitesini ve süresini artırıyor
 
HIV’i vücuttan tamamen atacak bir tedavi henüz bulunmamaktadır. Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) kronik hastalıklar listesinde olan HIV, 1996’dan bu yana mevcut gelişmiş ilaç seçenekleriyle kontrol altında tutulabilmektedir. Doğru zamanda ilaç tedavisine başlayan HIV pozitif kişiler, kaliteli ve sağlıklı bir yaşam sürdürebilir. Geç HIV tanısı alan ve AIDS evresinde olan kişiler dahi ilaç tedavisine yanıt verebilmektedir. Tedavideki amaç; virüs sayısını azaltarak bağışıklık sistemine verilen hasarı en aza indirmek, CD4 hücrelerinin sayısını artırarak bağışıklık istemini güçlendirmek, yaşam süresini uzatmak ve yaşam kalitesini artırmaktır.