20 Nisan 2024 Cumartesi / 12 Sevval 1445

Türkiye'de her 3 reçeteden birine antibiyotik yazılıyor

Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK) Antibiyotik Direnci Çalışma Grubu kurucu başkanı Prof. Dr. Ayşe Willke Topçu, Türkiye'de normal kabul edilenin 2-2,5 katı antibiyotik reçetesi yazıldığını söyledi.

18 Kasım 2013 Pazartesi 07:00 - Güncelleme:
Türkiye'de her 3 reçeteden birine antibiyotik yazılıyor

Topçu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, antibiyotiklerin günümüzde en sık kullanılan ilaçlar arasında yer aldığını söyledi. Gerektiğinde ve uygun şekilde kullanıldığında antibiyotiklerin enfeksiyon hastalıklarının kontrolünde büyük yarar sağladığına dikkati çeken Topçu, "Ancak gereksiz kullanım bu ilaçlar açısından başta direnç gelişimi olmak üzere, hasta açısından da yan etki ve maliyet artışı gibi olumsuz sonuçlara neden oluyor. Antibiyotiklerin gereksiz kullanımına dikkat çekmek için, Avrupa Hastalıkların Önlenmesi ve Kontrol Merkezi (ECDC), Avrupa Birliği üye ve aday ülkelerle birlikte 18 Kasım'ı yıllık 'Avrupa Antibiyotik Farkındalık Günü' olarak ilan etti" dedi. Türkiye'de her üç reçetenin birinde antibiyotik yazıldığını öne süren Prof. Dr. Ayşe Willke Topçu, şöyle konuştu: "Sağlık Bakanlığı'nın araştırmasından öğreniyoruz ki, geçen yıl yazılan yaklaşık 336 milyon reçetenin 112 milyonu antibiyotik içermektedir. Dünya Sağlık Örgütü her 7 reçeteden birinin antibiyotik içermesinin normal olduğunu bildirmekte. Yukarıdaki rakamlara göre Türkiye'de her 3 reçeteden birinde antibiyotik yazılmaktadır. Ülkemizde normal kabul edilenin 2-2,5 katı daha fazla antibiyotik reçetesi yazılmaktadır. Türkiye'de en çok Güney Doğu Anadolu Bölgesi'nde reçete yazıldı." - "Mücadele edilmesi gereken gereksiz kullanımdır" Sağlık Bakanlığı'nın verilerine göre Güney Doğu Anadolu Bölgesi'nin en çok antibiyotik reçetesi yazılan bölge olduğunu iddia eden Topçu, konuşmasına şöyle devam etti: "Türkiye'de sık kullanılmasının bazı nedenleri var. Birinci neden gerçekten çok ihtiyaç olduğu için ki, burada ülkemizde eskiden beri var olan enfeksiyonların sürmesi veya zaman zaman ortaya çıkması. Aynı zamanda tıptaki gelişmelerin paralelinde girişimsel işlemlerin tanı ve tedavi amacıyla yaygın olarak kullanılması, hastane kaynaklı enfeksiyonların artışı ile antibiyotik kullanımının artmasını da beraberinde getirmesidir. Diğer yandan insan ömrünün uzaması, yaşlılık hastalıklarını ve bunlardan dolayı hastaneye yatışın ve girişimsel işlemlerin fazla yapılması sonucunu doğurur ki bu da yine hastane enfeksiyonlarının artışına ve bu ilaçların fazla kullanılmasına neden olur. İkinci nedenin ise gereksiz yere antibiyotik kullanılmasıdır. Esas mücadele edilmesi gereken gereksiz kullanımdır. Bir hekim hastasına neden gereksiz yere antibiyotik verir? Bunun nedenleri arasında en önemlisi eğitim eksikliğidir. Antibiyotik uygulamasındaki bilgi eksikliği yanında tanı konusunda hekimin yetersizliği rol oynar. Günümüz performans sistemi de bu açıdan olumsuz etkileyen faktörlerden biridir. Hekimin çok sayıda hasta bakması demek hastasına ayırdığı zamanın kısalması demektir. Bunun sonucunda da tanıda yetersiz kalınabilir." Prof. Dr. Ayşe Willke Topçu, antibiyotiklerin en çok hiçbir işe yaramadığı viral kaynaklı enfeksiyonlarda kullanıldığını belirterek, "Yaklaşık 30 yıldır. Tam olarak 27 yıldır bu konuyla uğraşıyorum. En önemli yanlış kullanımın iki konuda olduğunu görüyorum. Birincisi antibiyotiklerin hiçbir işe yaramadığı viral enfeksiyonlarda (Nezle, grip, ishal) antibiyotik kullanılması ki bunun vücudumuzun dost mikroplarının öldürdüğü için zararı dahi vardır. İkincisi de ameliyatlarda enfeksiyon gelişmesin diye kullanılan antibiyotiklerin ameliyat esnasında kullanılacak bir tek dozu yeterli olduğu halde ameliyattan sonra 7-10 gün hastaya antibiyotik verilmesidir. Bir diğer yanlış uygulama en dar etkili antibiyotiği kullanmak yeterli iken gereksiz yere geniş etkili bir veya hatta 2-3 antibiyotiğin birlikte kullanılmasıdır" şeklinde konuştu. İnsan vücudundaki mikrop florasının bozulmasına dikkati çeken Topçu, şunları kaydetti: "Ben bunlara 'dost mikroplar' diyorum. Dostları öldürmeyelim. Bunun için de sadece enfeksiyon varsa ve etken mikroplara etkili ilaçlar kullanalım, gereksiz ve çok sayıda antibiyotik kullanmayalım. 3-4 yıldır tüm antibiyotiklere dirençli bakteriler nedeniyle çok zorlandık. Ne yazık ki son 3-4 yıldır kullanabileceğimiz tüm antibiyotiklere dirençli bakterilerin etken olduğu enfeksiyonlu hastalarım oldu ve oluyor. Bunlarla baş etmek bu konunun uzmanlarını oldukça zora sokmakta ve çaresiz bırakmaktadır. Özellikle yoğun bakım hastalarının enfeksiyonları çoğu kez çoklu dirençli bakterilerle olmaktadır. Bir de tam dirençli olunca yapılacak pek bir şey kalmıyor doğrusu. İşte o zaman 'antibiyotik öncesi' döneme mi dönüyoruz sorusu sık sık aklımıza geliyor. Antibiyotiklerin altın çağını yaşamış bir hekim olarak endişe duymamak olanaklı değil doğrusu." Bu konuda halkın eğitiminin de doktor kadar önemli olduğunu belirten Topçu, 'dost mikroplarıma dokunma' şeklinde bir sloganla farkındalık yaratılabileceğini ifade etti.