24 Nisan 2024 Çarşamba / 16 Sevval 1445

Aşka ve edebiyata merhaba

Yaşamını muhabirlik yaparak kazanan Mesut Çiftçi’nin ilk romanı “Yaşanmamış Hayata Veda” Minval Yayınları’nca yayımlandı.

22 Aralık 2014 Pazartesi 07:00 - Güncelleme:
Aşka ve edebiyata merhaba

Bir filin ölüm yolculuğu ile Aziz Yalnız karakterinin Dersim’den 1970 öğrenci olaylarına kadar uzanan Türkiye panoraması romanın fonunu oluşturuyor. Çiftçi’nin ilk romanı edebi düşünceleri nitelikli kurması bakımından önemli. Yaşanmamış Hayata Veda, bu yönlerine karşın okuma listesinde bulunabilecek ve kolay okunuşuyla okuyucuya kendini sevdirecek nitelikte. Sorularımızı yanıtlayan Mesut Çiftçi, ilk romanında Türkçe’nin sağlamlığına dayandığını belirterek, kitabın başrolünü aşka ayırdığını söyledi.

- Romanda iki hikaye paralel ilerliyor, bunu eskiden beri mi düşünmüştünüz?

Yaşanmamış Hayata Veda, genel hatları yıllar önce kafamda oluşan bir projeydi. Hayatının son günlerini yaşayan bir adamın, ülke tarihi ile yer yer kesişen kişisel tarihini anlatmayı tasarlamıştım. Ölümü hisseden fillerin, fil mezarına doğru yaptığı yolculukla paralel şekilde işlemeye karar vermiştim meseleyi...

- Karnaval metin de denilebilecek pek çok tarihsel dokuyu bir araya getiren romanda, metinler arası geçiş çok hızlı olduğu için anlaşılmama kaygısı güdüyor musun?

Metinlerin anlaşılır olup olmaması meselesi barındırdıkları konuların çeşitliliğine bağlı değildir. Bu “üslup” meselesinden ibarettir. Kitapla ilgili aldığım ilk eleştiriler de beni bu anlamda rahatlattı. Dolayısıyla ne mutlu ki ortada bir karmaşa ve algılanmama problemi bulunmuyor. Ele aldığım kimi ağır konulara rağmen anlaşılmama kaygısı hiç yaşamadım. Ne de olsa “Türkçe” diye sağlam bir dilimiz var...

- Kitabın başrolünde bir mektup var? Bu mektup neden önemli?

‘Güzel bir kız bul ve ona aşık ol...’ Bu cümleyle biten mektup, kitabın daha ilk sayfasında görünüyor. Kitap boyunca bu son cümle yer yer okuyucunun karşısına dikilip duruyor. Mektubun tamamı ise son sayfalarda ortaya çıkıyor. O mektup önemli; çünkü günümüzden çok uzakta kalan naif sevdalardan biri o mektubun içinde saklı. Mektup o sevdalara, geride kalan bütün o güzel günlere selam çakmak için baş köşede duruyor. Yalnız o değil... Kitapta masal da var şiir de... Zaten “Yaşanmamış Hayata Veda” ismi kitaptaki şiirden geliyor. Bir yazar için geride kalan güzel günlere selam göndermenin yolları bunlardır diye düşünüyorum... Masallar, şiirler, mektuplar...