20 Nisan 2024 Cumartesi / 12 Sevval 1445

Durup dinlenmesi lâzım insanlığın

Yazar, ressam Gürbüz Azak, yaşayışımızın, düşünmemizin, kavgalarımızın ve ölümlerimizin bile hızlı oluşundan muzdarip. Ancak reçeteyi de veriyor; durup soluklanmak.

Gülcan Tezcan/İstanbul29 Temmuz 2014 Salı 07:00 - Güncelleme:
Durup dinlenmesi lâzım insanlığın

Bayramlar biraz da büyüklerimizle söyleşme, halleşme zamanı. Biz de mesleğimizin büyüklerinden Gürbüz Azak ağabeyle dünü ve bugünü konuşalım istedik.Profesyonel olarak 1961 Ahmet Emin Yalman’ın Hür Vatan gazetesinde gazeteciliğe başlayan ve Türkiye gazetesinde uzun yıllar köşe yazılarıyla okurların ufkunu açan gazeteci, yazar ve ressam Gürbüz Azak, heybesinde birikenleri Bir Yazar Bir Ömür adlı kitabında topladı. Biz de kitabı bahane edip yazar Ayşenur Menekşe ile Gürbüz Azak’ın kapısını çaldık. Necip Fazıl’dan, Tarık Buğra’ya, Metin Erksan’a uzanan hatıralar zincirine kulak verdik. İşte Gürbüz Azak’ın anlattıklarından satırbaşları:

-Şimdi heyecan ve sürat var. O zamanlar durmuş oturmuşluk vardı. Türkçe’ye hâkim yazarlarımız vardı. Sözgelimi musahhihler genellikle emekli edebiyatçılar olurdu. Yeni İstanbul gazetesinde çalışırken bir emekli kaymakam, bir emekli iktisat hocası ve bir rektördü musahhihlerimiz. Kolay kolay hata yapılmazdı makalelerde. Musahhihler çok dikkatli davranırlardı. Hatta Ahmet Emin Yalman başyazıları yazarken tarihi ve kişileri nokta nokta bırakır ve devam ederdi. Oraları musahhihler doldurabilirdi. O kadar kıymetli ve yaygın kültürü olan kişilerdi.

-Sürat asrındayız ya, hızlı okuyoruz, hızlı düşünüyoruz, hızlı ulaşıyoruz, hızlı kavgalaşıyoruz, hızlı ölüyoruz. Süratin baştan sona yararlı olduğu şüpheli sanırım. Biraz durup dinlenmesi lâzım kültürlerin, ülkelerin, aydınların. İnsanlığın da dinlenmeye ihtiyacı var. Sürat de yoruyor insanı. Şehir de süratin kendisi oldu. Dönüşü olmayan bir yol. Bundan 30-40 yıl önce bol sohbetli, kibar münakaşalı, temiz rekabetli günlere dönmemiz herhalde biraz güç olacak. Bazı şeyleri öğretmiyoruz. İnceliği, zarafeti öğretmiyoruz. Eskiler ‘mumu yak’ demezlermiş ‘Mumu uyandırır mısınız?’, lambayı söndür de demiyor. ‘Lambayı dinlendirir misiniz?’ diyorlarmış.

-Rekabeti düşmanlık anlıyoruz. Kötü olan bu. Evet ile hayır arasında kırk türlü cevap olabilir. Ama biz aradaki cevapları düşünmüyoruz. Ya evet diyoruz ya hayır. Durup dururken sen yalan söylüyorsun diyoruz. Öyle deme. ‘Bir gün de doğruyu söyleyiversen ne olur’ deyiver. Görgü kurallarına da sanıyorum uzak kaldık.

Hatipler öncü oluyor

-19 sene köşe yazısı yazdım Türkiye Gazetesi’nde. Ondan evvel değişik isimlerle başka gazetelerde de yazmıştım. Zaman zaman dostlar uğrardı; belediye başkanları, Bakanlar, Başbakanlar, müsteşarlar... Hep söylerdim. Hitabet kursları açınız, çok güzel konuşan kişiler yetiştiriniz. Çünkü hatipler öncü oluyor. Bu millet karikatüristin, yazarın, ressamın arkasına takılmıyor. Hatiplerin arkasına takılıyor. Sadece bizde değil dünyada da böyle. Mao niye önemli, iyi hatip. Lenin niye önemli; iyi hatip. Abraham Lincoln niye unutulmaz, iyi hatip. Mustafa Kemal niye unutulmaz, akranları arasında en iyi hatip o. Su üstüne iki saat konuşabilmeli kişi. Fuzuli’nin Su kasidesinden başlamalı, hidroelektrik santrallerine gelmeli, faunadan, floradan sözetmeli, bıktırmadan, uyutmadan her konuda iki saat konuşabilmeli. Yaygın genel kültüre sahip olmalı. Yazarlarımız bol ama hatibimiz çok az. Keşke hitabet ödülleri verilse, bu alanda kurslar açılsa. Eskiden varmış Osmanlı döneminde belagat kursları. Sonradan kayboldu. Üniversitelerimizde de öğretilmiyor güzel konuşma, ikna etme sanatı öğretilmiyor. Özal’ın, Menderes’in, Tayyip beyin arkasına takılmak boşuna değil.

-Bir gün Tayyip beyin belediye reisliği zamanında Levent Metrosu’nun açılışı yapılacak. Sabahın saat sekizinde gittim. Beni gördü. ‘Gürbüz bey, bugünkü yazınız ne kadar güzeldi’ dedi. Ne zaman kalktın, ne zaman kahvaltı yaptın, gazeteleri okudun, ne zaman benim yazım dikkatini çekti. O zaman ‘Bu iyi bir kafa, inşallah iyi bir yerlere gelir’ diye dua etmiştim. Böyle yapıcı, insanımızı düşünen, fark eden karakterler inşallah bollaşır.