20 Nisan 2024 Cumartesi / 12 Sevval 1445

Gençliğim bu fuarda

Türkiye Dergi Fuarı’nın açılışında stantları tek tek gezen Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı adeta öğrencilik yıllarına döndü. Yayıncılık tecrübelerini anlatan Avcı, matbu derginin teknolojiye karşı her zaman ayakta kalacağını söyledi.

Gülcan Tezcan/İstanbul25 Ekim 2013 Cuma 07:00 - Güncelleme:
Gençliğim bu fuarda

Türkiye Dergi Fuarı’nın açılışını önceki gün Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı yaptı. Pazar gününe kadar açık kalacak Fuarda yer alan bütün dergilerin standlarını gezen Bakan Avcı, eski bir dergici olarak gençlere tecrübelerini aktardı. Eski dostlarıyla kucaklaştı, nükteler anlattı. Öğrencilik yıllarında okullarına gelen pek çok dergiyi okuma imkanı bulduğunu belirten Bakan Avcı, yeniden öğrencilerle dergileri bir araya getirmek için bir çalışma içinde olduklarını söyledi.

-Bir dönem dergicilik yapmış bir isim olarak bugün bu fuarı gezerken neler hissettiniz?

Doğrusu çok güzel duygular yaşadım. Pek çok stantta dergi editörleriyle tanışırken sanki kendi gençliğimle konuşuyormuş, tanışıyormuş gibi duygulara kapıldım. Bu düzenlemeyi yapan başta Asım Gültekin olmak üzere arkadaşlarımıza, bu organizasyonda görev alan herkese çok teşekkür ediyorum. 

-Dergi çıkarmak çok zor bir iştir. Digital teknoloji ile daha zorlaştı?

Çok fazla olumsuz etkisi olacağını zannetmiyorum. Dergicilerle başa çıkmak kolay değildir. Digital ortamlar çok daha ucuz yayın yapma imkanını getiriyor. Dolayısıyla bir dergi için gerekli finansmanı bir araya getiremeyen gençler için başka bir mecra açmış olabilir. Ama rekabet alanı olarak görmüyorum. Zenginleşme olarak da görülebilir. Ben bazı standlarda kendi gençliğimi görür gibi oldum. Onları da uyardım: Dedim ki bakın, dergiciliği bırakanları sonra Milli Eğitim Bakanı yapıyorlar.

Asaf Halet ‘yağmacı’ymış!

-Sizin dergicilik yaptığınız dönemlerde dergiler aynı zamanda okul misyonu üstleniyordu. Şimdi de bu işlevi görüyorlar mı?

Görüyorlar. Fuarı gezerken de gördüm. Her stant bir mektep gibi. Belli ekoller, eğilimler, duyarlılıklar bir dergi çevresinde kümeleniyor. Bu o hassasiyetleri duyarlılıklar dergiye yansırken arka planda, mutfakta da mektep işlevi görüyor.

-Milli Eğitim Bakanlığı’nın Fatih projesi, daha görselliğe odaklı bir eğitim verileceği, yazıyla araya mesafe konulacağı gibi gerekçelerle  eleştiriliyor. Bu eleştirileri nasıl karşılıyorsunuz?

Bu endişeleri anlıyorum ama bu endişe Fatih Projesi’nin mimarisini bilmemekten ya da bizim iyi anlatamamış olmamızdan kaynaklanıyor. Ama bu bir teknoloji projesi değil. Aynı zamanda içerikte de dönüşümlere yol açacak bir proje. Her şeyin esası, özü, her şeye rağmen kalem ve kağıttır. Aslolan sizin kalemle kurduğunuz ilişkidir. Kalem işin esasıdır.

Onun için ben burada Kalemsiz diye dergi çıkaran arkadaşlarımıza takıldım. Asaf Halet Çelebi çok kalemsever bir şair imiş. Sokağa çıkarken ceket iç ceplerine onar kalem yerleştirmeden çıkmazmış. 6-7 Eylül olaylarında Beyoğlu’nda onu da yakalamış polisler. Üzerini aramışlar, bakmışlar her taraf kalem. Onu da kırtasiye dükkanını yağmalayanlardan zannedip karakola götürdükleri söylenir.

-Dergicilik yaptığınız dönemlerde takip ettiğiniz dergiler hangileriydi?

Deneme dergisi çıkarken biz lise öğrencisiydik. Benim o dönemlerde en severek takip ettiğim Diriliş, Hareket, Varlık, Yeni Ufuklar, Hareket ve Yeni dergiydi.