19 Nisan 2024 Cuma / 11 Sevval 1445

Heyy dur bi dakka, Nuri Pakdil pop-ikon değildir!

Salon hıncahınç dolu. Herkes Nuri Pakdil’i dinlemeye gelmiş. Ama durun bi Dakka bu kalabalığın yüzde 90’ı Nuri Pakdil’i okumamış. Yedi Güzel Adam TV dizisi etrafında dönüp duruyorlar. Nuri Pakdil’den bir pop-ikon yaratamazsınız.

Haber İzlenim: M. Fatih Kutan6 Mayıs 2014 Salı 07:00 - Güncelleme:
Heyy dur bi dakka, Nuri Pakdil pop-ikon değildir!

Nuri Pakdil’in Ankara Düşünce ve Araştırma Merkezi’nde (ADAM) bir söyleşisi olduğunu öğrendiğimde gitmek konusunda kararsız kaldım. Bugüne kadar ısrarla yüz yüze tanışmaktan geri durduğum Usta’yla karşılaşmak için bir vesile olabilirdi- diğer yandan Pakdil ilk defa bir topluluk önünde bir söyleşi gerçekleştirecekti, tedirgindim. 4 Mayıs 2014 günü, saat 14’te ADAM’daydım. ADAM’ın konferans salonu hınca hınç dolu ve dışarıya doğru kapılardan kalabalık yayılmıştı. İlk kapının önünde Mustafa Şahin ağabeyle karşılaştık, yerini bana devretti, “içeri gir ve birkaç soru sor” dedi ve birazdan salonun içindeydim. Pakdil, sorulan sorulara keyifle, yer yer kahkaha atarak cevap veriyordu, keskin bir bakışın eşliğinde. Soru ardına soru aldı, açık cevaplar verdi.

Fransızca basını takibe devam ediyorum

Sorulan sorular karşısında tek kelimeyle üzüldüm diyebilirim. Sorular net olarak gösteriyordu ki o toplantıda bulunan insanların yüzde doksanı Pakdil’i okumamış vaziyetteydi. Yedi Güzel Adam dizisi merkezinde sorular geldikçe ben gerildim. Salt inançtır Nuri Pakdil, eylemdir, dirençtir, devrimcidir, Usta’dır: Bilinmezliğin anaforunda yükselen bir pop-ikon değildir katiyen. Sorular, bilmemenin pop-ikon yaratma ahlaksızlığının nerelere ulaştığını göstermesi açısından korkunçtu. Bir ara, soru soran birine “Benim kitaplarımı okudunuz mu hanımefendi?” diye sordu Pakdil, “Hayır efendim” cevabını alınca, “Bu çok üzüntü verici bir durum hanımefendi, okuyacağınıza dair söz veriyor musunuz?” dedi..

Edebiyat dergisianıları soruldukça şevk ve heyecanla cevap verdi, “biz Maraş’taki arkadaşlarla muhalif, dost ve çok okuyan insanlardık, sonuna kadar İslam devrimcisiydik. Hâlâ da devrimcisiyiz hamd olsun” dedi. Necip Fazıl’a ayrı ayrı sorularda birkaç defa önemle atıfta bulundu. “Devlet adamları olarak Ahmed bin Bella ve Yaser Arafat gibi liderleri beğendiğinizi, öğrencilerinize sanat merkezli olarak Sartre ve siyaset merkezli olarak ise Lenin’in kitaplarını okuttuğunuzu biliyoruz, şimdi de bu yazarların okunması gerektiğini düşünüyor musunuz?” dediğimde, “Evet okutuyorduk, kesinlikle şimdi de okunması gerektiğini düşünüyorum, bir plan program çerçevesinde okunması kısıtlayıcı olur, istediğiniz kitabından istediğiniz gibi okuyunuz” dedi. “Kitap okuyun” cevabını onlarca değişik soruya karşılık olarak verdi, defalarca vurguladı bu konuyu. Birkaç defa İslam devrimcisi ve İslam inkılâbı vurgusu yapınca Pakdil, “Bugünkü Türkiye’de Anayasa’yı değiştirmekten bahsedebiliyoruz, onu da değiştirmeyi başaramayarak konuşuyoruz, bu aradaki fark hakkında ne düşünüyorsunuz?” diye sordum, on saniye duraksadı ve “Birikim yetersizliği sebebiyle olduğunu düşünüyorum, yeis sebebiyle, umutsuzluk sebebiyle. “Yeis küfürdür” denmiştir. Müslüman yeise düşmez, umutludur. Gelecek bizimdir dememiz lazım ve inşallah da gelecek bizimdir” cevabını verdi.

Nuri Pakdil iyiydi ve dinçti, dirençliydi, cevapları her zamanki kararlılığındaydı, “yaptığım hiçbir şeyden pişman olmadım ve yaptığım her şeyin en iyisini yaptığımı düşünüyorum” dedi, evde valizler dolusu çevirisinin bulunduğunu söyledi, umuttu, umutluydu, kalbimizin üstünde bir avuç güneş, selâm alıp selâm verdik Usta’ya. Dizgi düzelti yanlışı olmadan kayda geçsin: Bir Nuri Pakdil söyleşisinden böyle geçtik.