26 Nisan 2024 Cuma / 18 Sevval 1445

İki kitap: Labirent ve Annelerden Mektup Var

Cinius Yayınları’nda çıkan ‘Annelerden Mektup Var’ adlı kitap ‘Otizm’ konusunu ele alırken ‘Labirent’ adlı roman ise derin devlet ve istihbarat savaşları gibi çetrefilli bir alana giriyor.

22 Mayıs 2014 Perşembe 07:00 - Güncelleme:
İki kitap: Labirent ve Annelerden Mektup Var


Arzu Gökçe ve Eylem Bal tarafından hazırlanan “Annelerden Mektup Var” adlı kitap, otizmli çocuk sahibi annelerin ve otistik yakını olan kişilerin mektuplarından oluşuyor. Geçen günlerde Cinius Yayınları’ndan çıkan ‘Annelerden Mektup Var’ adlı kitap için yazdığı önsözde Prof. Dr. Yankı Yazgan; otizmle yaşamanın fedakârlık gerektirdiğine dikkat çekiyor. Kitapta yer alan mektuplar, ailelerin otizmle tanışmaları ve sonrasında yaşadıkları hakkında bilgiler veriyor. Kitap, otizmli çocukların eğitimi hakkında akademik çalışmaları bulunan Dr. Çetin Özbey’in, otizmli bir hastanın gözüyle kaleme aldığı yazısıyla son buluyor. Çetin Özbey’in yazısı, otizmin bir hastalık olarak değil davranış bozukluğu olarak algılanmasına yardımcı olacak mahiyette.


****


Aynı yayınevinden çıkan bir başka kitap ise Adil Küçükay imzalı ‘Labirent’ adlı roman.Labirent, Büyük Ortadoğu Projesi, Arap Baharı, Derin Devlet, İstihbarat savaşları gibi genel başlıkları roman kurgusu içinde ele alan bir eser.


Romanda olaylar, Naciye Hanım’ın kocasının ve kızının da aralarında bulunduğu şehitler tepesi dedikleri bir mezarlığı ziyaretiyle başlıyor. Aynı aileden birçok kişinin bir minibüs içerisinde hayatlarını kaybetmesi sadece kötü bir tesadüf değil, iyi planlanmış bir suikasttır. Minibüste yer alan Hidayet, Artvin bölgesinde tanınmış ve sözü dinlenen bir din adamıdır. Öldürülmesine sebep de onun bu dini kimliğidir.


Bu suikast vakası uzun yıllar sonra aydınlanmaya başlıyor. Minibüs kazasında hayatını kaybeden Hidayet’in oğlu Yadigâr, eğitimini tamamladıktan sonra savcı olarak adliyede görev yapmaya başlar. Yadigâr’ın içine itildiği bir komplo soruşturuldukça, yıllar önceki minibüs kazası suikastının faillerine ulaşılıyor.


Minibüs kazası ve kazada ölenler Labirent romanının omurgasını oluşturuyor. Romanın asli karakterlerinin pek çoğu bu kazada ölenlerle akrabalık bağı olan kişilerdir.


Karşıt İstihbarat Teşkilatı (KİT) tarafından bilgi toplama görevi teklif edilen İhsan’ın da kazada ölenlerle yakınlığı vardır. İhsan’ın KİT’den aldığı ilk görev, minibüs kazası hakkında bilgi toplamaktır.


Yaptığı araştırmalar İhsan’ı bir ucu ordu içine diğer ucu yabancı istihbarat servislerine uzanan geniş ölçekli bir örgütle karşı karşıya getirir.


Faili meçhul cinayetler, darbe teşebbüsleri, siyasi manipülasyonlar, uyuşturucu ve silah kaçakçılığı pek çok örgütsel suç bu örgütün faaliyetleri arasındadır.


Doğu ile Batı arasında doğal bir köprü konumundaki Türkiye’nin sadece stratejik coğrafi konumu nedeniyle bile sürekli denetim altında tutulmak istenmesi anlaşılmaz bir durum değil. Bölgede söz sahibi olmak isteyen çok sayıda güç odağının olması, bölgedeki sorunların çözümünü de zorlaştırmakta. Türkiye üzerinde hesabı olan ülkelerin Türkiye içinde işbirlikçileri romanda, “DKG” Devrimci Karargâh Güçleri, adıyla karşımıza çıkıyorlar. Ülke menfaati için çalışan kişiler ise “KİT” Karşıt İstihbarat Teşkilatı ve gönüllüler tarafından kurulmuş eğitim amaçlı bir kurum olan Zen Akademisi etrafında kümeleniyorlar.