19 Nisan 2024 Cuma / 11 Sevval 1445

Kültür Bakanlığı'nın desteği resmi aydınları rahatsız etti!

Kültür Bakanlığı’nca Türk edebiyatında özgün eserler üretilmesi için verilen destekler üzerine bazı çevreler bir bardak suda fırtına kopardı. Bakanlığın desteklenen isimleri saklı tutması eleştiri konusu yapılırken destek alan yazarlar Hükümet’in aracı olmakla suçlandı.

Gülcan Tezcan22 Ağustos 2014 Cuma 07:00 - Güncelleme:
Kültür Bakanlığı'nın desteği resmi aydınları rahatsız etti!

Kültür Bakanlığı’nın “Türk edebiyatının gelişimine katkı sağlayacak nitelikteki özgün edebiyat eserlerini üretecek veya bunları yayımlatacak” yazarlara maddi destek sağlamak amacıyla başvuruda bulunan 40 projeye toplam 463 bin TL dağıtılacak olması bazı çevrelerde eleştiri konusu oldu.

Desteklenecek isimlerin açıklanmayışına tepki gösterenler Bakanlığı ulufe dağıtmakla suçluyor. Sosyal medyada destek alanların devletten nemalandığı iddiaları uçuşurken Doğan Hızlan, İskender Pala, Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Metin Celal, Basın Yayın Birliği Başkanı Münir Üstün’den oluştuğu iddia edilen jürinin kararları taraflı olmakla suçlanıyor.

Proje için başvuruda bulunan ve destek alan isimlerden Aykut Ertuğrul bir açıklama yaparak: “Bakanlığın bu destek sürecinde bir miktar acemi davrandığını biliyorum. Bu yönetmeliğin her maddesini destekleyecek değilim ama toplamda “edebiyat eserlerinin desteklenmesi”ne bu kadar hınçla saldırılmasını anlayamıyorum. Evet benimle aynı görüşte olmayanlar vardır. Ama “satılmakla”, “ulufe” almakla itham edilmek sizce de biraz ağır değil mi?” diye sordu. Ertuğrul, “Peki ben ulufe aldım diyelim.

O zaman sinema ve tiyatro eserlerine verilen destekler ne olacak? Onlar da ulufe mi aldı? TEDA kapsamında destek alanlar? İstanbul 2010, yurtdışından destek alanlar, Sabancı, Koç, Eczacıbaşı gibi büyük kapitalistlerin vakıflarından destek alanlar? Bunlar da ihsandan sayılıyor mu?

Bunlar da tek tek ortaya çıkarılıp lince tabi tutulacak mı?” diyen Ertuğrul, açıklamasında “Yapılan bu şeyin tam olarak kara propoganda olduğunu düşündüğümü, devletin bu desteği verirken eserin konusuna, türüne karışmadığını, bakanlık eğer gizliyorsa bu gizliliği etik bulmadığımı bu yüzden ismimi açıkladığımı duyururum”  şeklinde ifadelere yer verdi.

MESELE EDEBİYAT DEĞİL HALA ANLAMADIN MI
 
Kültür Bakanlığı’nın sinema ve tiyatro alanında verdiği destekler öteden beri tartışma konusudur. Bu destekler uzun yıllardır belli klikler ve ilişkiler ağı içersinde pay edilirken son yıllarda bu topraklarda sanat eseri veren herkesin bu desteklerden pay alır hale gelmesi rahatsızlık uyandırmaya başladı. Bu yıldan itibaren edebiyat alanında da fon verilmeye başlanması bu huzursuzluğu daha da arttırdı. 
 
Elitist edebiyat zorda 
 
Zira,  edebi kamu diğer sanat dallarına göre farklılıklara daha az tahammül gösterebilen bir yapıya sahip.  Son günlerde tartışılan destekleri alan yazarların dördünün İtibar dergisinde yazıyor oluşu da ayrı bir tahammülsüzlüğü ortaya koydu. Siyasal olarak herhangi bir angajmanı olmayan İtibar dergisini bile hedef tahtası haline getiren çevrelerin en büyük kaygısı Cumhuriyetin kuruluşundan beri kültür sanat alanında son derece adaletsiz ve tarafgirlikle dağıtılan rantın artık daha eşit dağıtılacak olması. 
 
TEDA’DAN NEDEN RAHATSIZ OLUNMADI
 
Kültür Bakanlığı’nın 2005 yılında başlattığı Türk Kültür, Sanat ve Edebiyatı ile ilgili Eserlerin Türkçe Dışındaki Dillerde Yayımlanmasına Destek Projesi (TEDA) kapsamında verilen destekler etrafında bu kadar fırtına koparılmamıştı. TEDA projesi kapsamında 2005-2012 yılları arasında 791 farklı eser, 357 farklı yayınevi desteklenmiş ve aralarında Orhan Kemal, Orhan Pamuk, Elif Şafak, Reşat Nuri Güntekin, Oya Baydar, Mario Levi, Ayfer Tunç, Hakan Günday’ın da bulunduğu 366 yazarın kitabı 53 dile çevrildi. Proje kapsamında hem edebiyatımızın klasikleri hem de güncel yazarların kitapları dünya okuruyla buluşmuş oldu.
 
Paranoya bitmiyor
 
Ancak Kültür Bakanlığı’nın attığı her adıma güvensizlik tüm bu iyi niyetli çabalara rağmen sürgit devam ediyor. Ancak iktidarın ‘muhafazakar sanat’ dayatması yaptığı paranoyası dışında ellerinde somut bir veri de yok. Edebiyata ilk kez verilen bu desteğin olumlu getirilerini konuşmak yerine bunca eleştiri yükselmesi hayli manidar.