20 Nisan 2024 Cumartesi / 12 Sevval 1445

Muhteşem Arayış

Oscar’lı The Artist’in yönetmeni Michel Hazanavicius bu kez Çeçen-Rus savaşını konu alan ‘Arayış’a imza attı. Film Rusya’nın anti-terörist operasyonlarına doğru izleyiciyi dehşetli bir yolculuğa çıkarıyor. Kesinlikle iz bırakacak bir savaş filmi.

Bedir Acar2 Aralık 2014 Salı 07:00 - Güncelleme:
Muhteşem Arayış

Yıl 1999. Rus-Çeçen savaşı. Savaşın acımasız çarkları arasında hayatları cehenneme dönen dört insanın kesişen çarpıcı hikayesi. Bir Çeçen köyünde yaşayan ve gözleri önünde anne-babası dahil köylülerin Rus askerleri tarafından katledilmesine şahit olan 9 yaşındaki Hadji, köyden kaçtıktan sonra sığınmacıların arasında bulur kendini. Kundaktaki kardeşini de tanımadığı bir kapının eşiğinde bırakır. Geride kalan abla da yollara düşer, kaybolan her iki kardeşini de bulmak için…

Öte yandan bölgede göreve giden Avrupa Birliği Heyeti sorumlusu Carole’in sığınmacıların sesini dünyaya duyurabilmek için harcadığı çabalar… Ve Rus ordusunun, 20 yaşındaki sokak müzisyeninden adeta bir ölüm makinesi yaratma hikayesi…

Baştan söylemeliyim. Kanaatim, The Search(Arayış), kesinlikle, en iyi savaş filmleri arasında anılmayı hak eden bir yapım.

Yönetmen Michel Hazanavicius ve (eşi) oyuncu Berenice Bejo, beş Oscar’lı Artist’in ardından bu kez bir savaş dramında bir araya gelmiş. Cannes’da Altın Palmiye için yarışan filmin yönetmeni senaryoyu yazarken İkinci Dünya Savaşı’nda mülteci olan anne-babasının çektiklerinden de esinlenmiş.

Savaşı cepheden değil, Rus ordusunun eğitim kampından ve bir Çeçen köyünde yaşanan katliam ve ardından gelen göç dalgasıyla veren The Search, hem öyküsü hem de sinema kurgusuyla 149 dakika boyunca izleyiciyi koltuğa çivilemeyi başarıyor. Ancak savaşın tüm acımasızlığını göz önüne getiren filmde aşırı şiddet sahneleri kimi izleyicileri rahatsız edebilir, etmeli de… Lakin, adı savaş olan bu cehennemi, ‘olabildiğince sert ve gerçekçi’ anlatmak sinemacıların tercihlerinden biri… Dünya o kadar şiddete meyilli hale geldi ki.. Televizyonlardan, gazetelerden duyup okuduğumuz savaş ve ölüm haberleri bizi bir iki dakikalığına sarsabiliyor. Taki bir sonraki habere kadar… Savaş rakamlarına dünyanın geri kalanında böyle bir kanıksanmışlık varken, ateşin düştüğü yerde yangın o kadar çabuk sönmüyor. İşte bu film, bu acıyı iki buçuk saat boyunca seyircinin kucağına bir alev topu gibi bırakıyor.

Çeçen köylülerinin de yer aldığı film o kadar doğal seyirde ilerliyor ki, gerçek hayatta mısınız yoksa bir filmde mi fark etmiyorsunuz bile. Bunu yönetmen Michel Hazanavicius’un olağanüstü başarısı olarak kaydetmek gerekiyor. 10 yaşındaki Hadji’nin (Abdul Khalim Mamutsiev’in’büyümüş de küçülmüş’ adamlara has oyunculuğu ve gözlerindeki masumiyet insanı derinden etkiliyor. Atmosfer yaratmada da son derece başarılı film, geçen günlerde Filmekimi’nde de gösterilmişti. Malatya Uluslar arası Film Festivali seçkisinde önceki gün izlediğim Fransa-Gürcistan ortak yapımı The Search’ün ülkemizde ticari gösterime gireceği de söyleniyor. Değilse, dağıtım şirketleri The Search'ün peşine mutlaka düşmeli.