8 Mayıs 2024 Çarşamba / 1 Zilkade 1445

Oscar alan Argo’da kemençe tınıları

İlk kez klasik kemençemiz Oscar alan bir filmle adını dünyaya duyurdu. Bunu başaran kişi ise TRT İstanbul Radyosu sanatçısı Kemençe virtüözümüz, Derya Türkan.

Neziha Çakıroğlu4 Mart 2013 Pazartesi 07:00 - Güncelleme:
Oscar alan Argo’da kemençe tınıları
Bu yılın en iyi film Oscar’ını alan Argo’nun film müziklerinde Türk Sanat müziği enstrümanı klasik kemençemiz de var. İcra eden kişi ise klasik kemençeyi yıllardır hem dünya hem de ülkemizde tanıtmaya çalışan kemençe sanatçımız Derya Türkan. TRT İstanbul Radyosu sanatçısı olan ve aynı zamanda İncesaz Grubunun da kurucusu olan Derya Türkan Oscar’ın kendisi için sürpriz olduğunu belirterek, profesyonel bir çalışma süreci yaşadıklarını ifade ediyor. “Bizde film müziği yapıldığına inanmıyorum” diyen Derya Türkan ile Oscar’a giden süreci konuştuk.

Müziklerinde kemençe ile yer aldığınız Argo, Oscar aldı. Projede yer almanız nasıl oldu?

Fransız Cellist arkadaşım Vincent Segal ile İstanbul ve İzmir de yaptığımız konserler sırasında kemençe sesinden çok etkilendi ve arkadaşı olduğu aynı zamanda Oscar sahibi ünlü besteci Alexandre Desplat’a benden ve kemençe den bahsetmiş beni bizzat arayarak Argo filmindeki müzikleri çalmam için Los Angeles’e davet etti.
Filmin, Oscar alacağını tahmin ediyor muydunuz?
Aslında güncel bir konu, Oscar’a kadar gideceğini tahmin ettim. Oscar’ı alabileceği tabii ki sürpriz oldu.

Film müzikleri açısından klasik kemençenin uygunluğu nedir? Bir macera aksiyon filminde yer almasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Her şeyde olduğu gibi müzik de çoktan global hale geldi. Kendi geleneği ile yetişmişmiş bir Hint li müziyen bir anda Amerika libir caz müzisyeni ile beraber olabiliyor veya Japon bir müzisyen Afrikalı bir müzisyenle.. Kemençe de klasik İstanbul müziğinin en önemli sazlarında biri fakat daha önce olduğu gibi dünyanın farklı kültürlerine mensup sazlarla bir araya gelip özel bir müziğin içinde olabiliyor. Bu film belki aksiyon filmi ama müzikleri içinde kendine karakteri ile yer bulup, özel sesi ile fark ediliyor.

“ Bizde film müziği yapıldığına inanmıyorum ! ”

Türkiye’de film müzikleri yaptığınızı biliyoruz. Argo sizin için nasıl bir tecrübe oldu? Çalışma sürecinden söz eder misiniz?

Tabii ki başka bir dünya başka bir çalışma ortamı herkes bizdeki gibi her şeyden anlamıyor sadece her işin ehli var bu durumda herkes kendi işi ile ilgileniyor ve bu başarıyı getiriyor.Çalışmalar yaklaşık 2,5 gün sürdü ve bütün kayıtlar esnasında Ben Afleck, hep bizle birlikte kayıt sürecini takip etti, hiç karışmadan dinledi. Çünkü o sırada her şey Alexandre Desplat’ın ustalığına bırakılmıştı.

Film müzikleri konusu bizde yeterince geliştirilen bir alan mı? Kemençeden yeterince yararlanabiliyor muyuz?

Valla bizde film müziği yapıldığına inanmıyorum! Belki bana kızacaklar ama bu mesele sadece imkan ve maddi olanaklarla sınırlı değil. Bu sistem ve anlayışla bakış açısı ile ilgili. Nasıl? Eğer siz en büyük bütçeyi filmin cast’ına ve çekimlerine harcayıp müziği eh işte birkaç CD bulup altına döşeriz hatta Cd yi yapan kişiye de haber vermeye bile lüzum görmezseniz; bu işi hafife alıyorsunuz demektir. Bu da bizi başarıdan uzaklaştırır.Yaptığımız birçok dizi müziği veya film müziği var hiçbirinde lütfen ismimiz bile geçmiyor; çünkü önemli olan diğer şeyler. Hatta öyle ki eşim Dilek Türkan’ın CD de okuduğu bir Tangoyu dizideki bir hanım, onun sesi üzerine playback yaptğı halde, ‘kendim okudum’ diyebiliyor. Aramızdaki fark bu maalesef.

Oscar alan bir filmde yer almanız klasik kemençenin tanınması açısından ne anlama geliyor?

Ülkemiz çok zengin bir kültüre sahip bu kültürün bir parçasının bütün dünya tarafından duyulması belki ilgi görmesi anlamına geliyor.