Belgesel fikri nereden çıktı?

 

 

O dönem İngiltere'de bir sergi vardı ve orada birçok başı örtülü kadın vardı. Brezilya'da da bununla ilgili gerçekten çok fazla bilginiz yok ve müslüman kadınlarla çok fazla bağlantımız olmadığı için bu konuda bilgimiz çok sınırlıydı. Medyada gördüklerimiz de sınırlıydı aslında ve sonrasında böyle birşeyi Avrupa'da kullanılmayan böyle bir şeyi neden giydikleriyle ilgili bir araştırma yapmaya başladım. Burada okuduğum 'Sessiz Devrim' isimli bir kitap beni gerçekten çok aydınlattı. Burada başörtüsünün tarihsel anlamı ve günümüze nasıl geldiği ile ilgili bilgiler vardı. Kitabı okuduktan sonra farklılıkları ve birçok farklı tarzı öğrenmiş oldum. Bu çok önemli bir konu ve bu insanları tanımadığımızı farkettim. Amacım Avrupalı insanlara bu insanları tanıtmak ve bu kadınlara güç vermek olacaktı. Aynı zamanda 'İnsanları tanımadan bu insanları bilemezsiniz' şeklinde bir ana fikri var bu belgeselin.

 

 

Avrupalıların tepkisi ne oldu?

 

 

İngiltere ve Almanya'daki gösterimler sonrasında başörtüsünün bir baskı unsuru olarak algılandığını gördüm çünkü burada önemli olan başörtüsü değil buradaki toplulukların kadınlara yaklaşımı. İşte bu nedenle başka bir şeye odaklanmamız gerektiğini, kadınlara yapılan baskının ortadan kaldırılması gerektiğini söyledim ve Avrupa'da insanlara bu belgeseli gösterdiğimde insanlar başörtüsünün kişisel bir unsur olduğunu anlamaya başladılar. Sadece dinle ilgili değil, aynı zamanda kadınların da kendilerini kişiselleştirdikleri bir nesne. İnsanlara bunun zorla giydirildiğinin gerçek dışı olduğunu gördüler.

 

 

Yönetmen Betty Martins'in ‘Ben Eskiden Böyle Giyinmezdim’ adlı belgeseli Star Gazetesi'ne de haber olmuştu. İşte Star Gazetesi'nden Seda Çakmak'ın o haberi:

 

Başörtüsü belgeseli Avrupa’yı dolaşıyor

•