29 Nisan 2024 Pazartesi / 21 Sevval 1445

2001 öncesi kokarçay 2002 sonrası akarçay

Türkiye’nin 2001’de kokar çay gibi olduğunu belirten Davutoğlu, “Verdiği kokular milleti rahatsız ediyordu. Bankalar hortumlanmış, demokrasi kokmuştu. Islaha ihtiyaç vardı. Kokarçay’ın akar çaya dönmesi gibi Türkiye’yi ıslah ettik” dedi.

2 Şubat 2015 Pazartesi 07:00 - Güncelleme:
2001 öncesi kokarçay 2002 sonrası akarçay

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Afyonkarahisar ve Denizli’de düzenlenen AK Parti 5. Olağan İl Kongrelerinde konuştu. “Yine tam bütün ülke yeis içine girmişken, 28 şubat zulmüyle bu milletin öz evlatları tahkir edilirken, IMF kapısı önünde milli haysiyetlerimiz, onurumuz yerle bir olmuşken, başörtülü kardeşlerimiz, üniversite önünde İstiklal Savaşı’nı başlatan Sütçü İmam’a ihanet edercesine aşağılanırken, ülke karanlıklar içindeyken 1 Ağustos 2001’de aynen 26 Ağustos 1922’de olduğu gibi bir ses, yürekli cesur bir ses, ‘durun, kalabalıklar, durun. Bu millet onuruyla oynanmasına izin vermez. Bu millet hiç bir şartta istiklalinden, haysiyetinden taviz vermez’ dedi. İşte bu kurucu Genel Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın ve AK Parti’nin sesiydi” diyen Davutoğlu şu mesajları verdi:

Apoletli sembol dil

Afyon’da bir çay vardı, biliyorsunuz, adı Kokar çay. Oldu mu, akar çay? Afyonlular’dan bir örnekle bu değişimi anlatmak istiyorum; Kokarçay, Afyon’a kötü kokular veriyordu, sürekli olarak etrafta rahatsızlık uyandırıyordu. Ama ıslah ettik, onu akar çay kıldık. Şimdi Türkiye, 2001’de biz AK Parti’yi kurduğumuzda, Kokarçay gibiydi. Verdiği kokular, milleti rahatsız ediyordu. Hortumlanan bankalar etrafa necaset saçıyordu. Demokrasi kokmuştu. Ülkenin Başbakanı, ülkenin Genelkurmay Başkanı’ndan bahsederken, eliyle apoletleri işaret ederek, sembol dili kullanıyordu. Milli irade yerle bir olmuştu. Ülkenin hükümeti, 2 ayda bir toplanabiliyordu. O toplantılarda karar alamıyordu. Siyasi olursa Milli Güvenlik Kurulu ve işaretle anlatılan çevreler, ekonomik olursa IMF karar veriyordu. Türkiye’de bir siyaset oyunu oynanıyordu, ıslaha ihtiyaç vardı. Aynen Kokarçay’ın akar çaya dönmesi gibi biz o günlerin Türkiyesi’ni ıslah ettik, milli iradeyi egemen kıldık. Artık akar çay gibi etrafta güzel kokular veren, baktığınızda size gurur veren bir Türk demokrasisi var.

Milli irade birliği var

Şerefli Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, şeref vazifesini en iyi şekilde yapıyor. Her hafta hem ben hem Sayın Cumhurbaşkanımız, Sayın Genelkurmay Başkanımız ile bir araya gelir, ‘savunma sanayimiz ne olacak, milli savunmamız nasıl gerçekleşecek, güvenlik risklerini nasıl yeneriz’ diye baş başa konuşuyoruz, planlamalar yapıyoruz. Bu demokraside, sembol dili yok artık. Bu demokraside herkesin kendi görevini en iyi şekilde yaptığı gerçek işbirliği, güç birliği, irade birliği var, milli irade birliği var. O  dönemde Kokarçay dönemi Türkiyesi’nde, IMF ekonomiyi yönetiyordu. Bir IMF memuru geliyor, bütün Bakanlar Kurulu hizaya girip, o IMF memurunun talimatlarına göre kararlar çıkarıyordu. Şimdi Türkiye’de IMF memuru gören var mı? Niye geliyor? Teşekkür etmek için. Çünkü IMF’ye borç veren bir Türkiye var. 5 milyar dolar borç veren bir Türkiye var.

Kimse tahkir edilemez

Başörtülüler üniversite önlerinde ıstırap çekti, ikna odaları kuruldu. İmam hatip mezunlarına kapılar, okullar kapandı. Adım adım, bütün zulüm kapılarını kapattık. Önce üniversitelerin, sonra kamunun, en sonunda da TBMM’nin kapılarını başı açık, örtülü bütün vatandaşlara açtık. Herhangi bir kardeşim, şu veya bu gerekçeyle, inancı, düşüncesi, etnik kökeni, örfü, mezhebi, adeti dolayısıyla bir ayrımcılığa tabi tutulursa, onun başvuracağı kapı, bizim kapımızdır. Türkiye’de bir daha hiçbir vatandaş düşüncesi, inancı, adeti, örfü, geleneği dolayısıyla tahkir edilemeyecek.

Kökenlerini sormadılar Milleti bütünleştirmek için

yola çıktık. İstiklal ordusu, Kocatepe’den İzmir’e doğru yürüyor. Allah aşkına, o yürüyen ordu içinde herhangi bir asker, yiğit asker, sağına bakıp ‘acaba nerelisin, Doğulu musun, Batılı mısın, Kuzeyli misin, Güneyli misin, Türk müsün, Kürt müsün, Alevi misin, Sünni misin’ diye sordu mu? Sormadı. Hep beraber yürüdüler İzmir’e, özgürlüğe, onura, haysiyete doğru, hep beraber yürüdüler, aziz al bayrağımızı bu semalardan hiç indirmemek için, hep beraber yürüdüler ezanı bu semalardan hiç dindirmemek için. Allah, bu devlete ve millete zeval vermesin, al bayrağı ve Ezan-ı Muhammedi’yi bu semalardan hiç eksik etmesin.

Güçleri yıkmaya yetmez

Eğer buna karşı tuzak kuranlar olursa ki var, onlara karşı İstiklal orduları ne kadar kararlı durmuşsa AK Parti ve onun neferleri aynı kararlılığı gösterecektir. Biz buradayken, nefes alırken, bu milleti bölmeyi, bu ülkeyi küçültmeye kimsenin gücü yetmeyecek. Bizim kadrolarımızdan, ‘yeniden cihan devleti olmaya hazırız’ sesini yükseltmeyi bekliyoruz. ‘Cihan devleti’ diyince, birileri rahatsız olmuşlar. Kastettiğimiz şey açıktır: Başı dik bir milletin, küresel güç olması idealidir. Biz, küresel bir güç olmaya, cihan devleti olmaya yürüyoruz. Türkiye’nin birliğini, dirliğini bozmaya kimsenin gücü yetemeyecek.

TEK TEK GELİRLERSE ZAFERİN TADI ÇIKMAZ

Davutoğlu’na Afyon ve Denizli’de partililerin ilgisi büyük oldu. Afyonkarahisar’da açılan “Diriliş Davutoğlu” yazan pankart dikkat çekti. Davutoğlu, “Paralele karşı biz milletle omuz omuzayız, ama paralel kimlerle omuz omuza şimdi ona bakalım... Tek tek geldikleri zaman zaferin tadı olmaz, hep beraber gelirlerse zaferin tadı daha da büyük olur. Dünyada adaleti ikame edene kadar, zalime karşı elif gibi dimdik durmaya devam edeceğiz. Zalim kimlik değiştirse, maske taksa, hangi kimlik gelirse gelsin, hangi maskeyle gelirse gelsin, o maskeyi indirecek, adaleti haykırmaya devam edeceğiz” dedi.

2. KALKINMA DÖNEMİ BAŞLADI

Başbakan Davutoğlu, Denizli programı kapsamında sivil toplum örgütleri ve meslek odalarının üyeleriyle bir araya geldi. Davutoğlu, Türkiye’nin 12 yıllık birinci hamle döneminde atıl alt yapısını faaliyete geçirdiğini, ikinci hamle döneminin başladığını söyledi. Davutoğlu, “Yeni bir ekonomik hamle yapacağız. İlk dönemde altyapılar hazırlandı. Hastaneler, yollar, ticaret alanında önemli bir değişim yaşadık. Şimdi ikinci hamle dönemi başlayacak. Gayri safi milli hasılanın dört kat artmasıyla birlikte dünyada bize göre iyi bize göre yavaş olan büyümeyi artırmalıyız. Türkiye artık ileri teknoloji üretmek zorunda” dedi.

Eniştenizin selamını söyleyin

Davutoğlu, Afyon’da salondakilerin “enişte” diye seslenmesi üzerine “Afyon, Konya ile kardeştir. Sizden Konya’yı da geçmenizi istiyorum. Yüzde 75’e var mısınız? Çalmadık kapı kalmayacak, ‘eniştenizden selam var’ demediğiniz tek bir Afyonlu kalmayacak” dedi.

AFYON’DAN ANKARA VE İZMİR’E İSTİKLAL TRENİ

Afyonkarahisar’a yaptıkları hizmetler hakkında bilgi veren Davutoğlu, iktidarları döneminde, Afyonkarahisar’daki 54 kilometre bölünmüş yolu, 447 kilometreye çıkardıklarını, Afyonkarahisar-Şuhut ve Çay-Dinar bölünmüş yolunu en kısa sürede bitireceklerini kaydetti. Davutoğlu, şunları söyledi: “Ankara-İzmir, İnşallah hızlı tren hattı Afyon’u böyle bir merkez şehir, böyle bir kavşak şehri yapacak. İnşallah, 2017 yılında, not edin bunu, 2017 yılında Ankara’ya hızlı trenle gideceksiniz.

En geç 2019 yılında da İzmir’e hızlı trenle gideceksiniz. Buna biz gelin buradan bir ad verelim. Hiç düşünmemiştim, şimdi sizinle paylaşıyorum. Bunun adı İstiklal Treni olsun. Ankara’dan Afyon’a, Afyon’dan İzmir’e İstiklal Treni. Ama bakın, nasıl İstiklal Treni ise aynı zamanda istikbal treni. Geleceğimizin bütün yolları inşallah Afyon’da buluşacak. Afyon’dan çevreye güzel bir şekilde yayılacak. Akar çayın güzel kokusu her yere yayılacak, her yerde Afyon’dan bahsedilecek.”