Galatasaray ile İstanbul Büyükşehir arasındaki fark maçın daha birinci dakikasında ortaya çıktı. Galatasaray, bir devre oynayıp, sonuca ulaştıktan sonra ikinci yarı maçı rölantide götürecek, böylece de Real Madrid öncesi kendisini fazla yormayacaktı.
Sarı-Kırmızılılar, oyunu rakiplerinin yarı sahasına yığdılar. Gerçekten birbirinden güzel paslarla gol aramaya başladılar. Gol de Drogba’nın nefis pasından geldi. Ve bugün dünyanın en iyi golcülerinden birisi olan Burak Yılmaz, Galatasaray’ı 1-0 öne geçirdi.
Ardından Eboue sahneye çıktı. Sağdan çok güzel geldi. Altıpasa kesti... Ve yine Burak skoru 2-0’a taşıdı.
Galatasaray ilk yarı boyunca üçüncü golün peşinden koştu. Sneijder’in direkten dönen topu, Burak’ın kaleciyi aşıp son anda savunma tarafından kornere atılan gol girişimi, skoru bir anda 4-0’a götürebilirdi.
İkinci yarı Galatasaray, herkesin tahmin ettiği gibi rahat, oyunu zorlamayan, rakibinin de pek fazla üstüne gitmeyen bir takım kimliğindeydi. Fatih Terim, Sneijder’i çıkartıp yerine Riera’yı alarak takımının sol kanadını hem hücum, hem savunma açısından güçlendirdi.
İstanbul Büyükşehir’in akınları genelde orta sahada veya 18’e gelmeden eriyordu. Sadece bir serbest vuruştan tehlike yaratabilirdi rakip ama top auta gitti.
Galatasaray maçın ilk yarısında Real Madrid maçının provasını yaptı diyebiliriz. Tek farkla; Hakan Balta’nın yerinde Riera oynayacaktır. Hakan Balta’yı bu maçta oynatmasının nedeni, yabancı sınırlamasıydı.
Hep söyledik... Galatasaray’ın Türkiye Ligi’nde çok ciddi rakibi yok diye... Bu maç da bunun sahaya yansımasıydı. Galatasaray istediği zaman oyunu hızlandırıp, gol kovalıyor; istediği zaman orta sahasını geri çekip çok iyi savunma yapabiliyor. İstediği zaman da oyunu soğutuyor. Bunu yapabilen bir takımla başa çıkmak kolay değil. Üstelik Drogba, Burak, Sneijder, Hamit ve Eboue gibi futbolcularınız varsa...