TBMM’deki idam görüşmelerinde, hangi milletvekilinin ne yönde oy kullandığını araştırmış... Dev hizmet...
Bakıyoruz ve bugün Deniz Gezmiş’le “hasım” olduğu düşünülen Milli Görüş milletvekillerinin “çekimser” kaldıklarını, yani oylamaya katılmadıklarını görüyoruz.
Demek ki, içlerine sinmeyen bir şey vardı.
Demek ki, ortadaki aleni cinayete ortakçı yazılmak istemediler.
Demek ki, zımnen “hayır” anlamına gelen “görüşmeye katılmama” kararıyla, “yeşil komünist” diye yaftalanmayı göze aldılar.
Nitekim muarızları (Adalet Partisi ve MHP çevresi), her fırsatta bunu hatırlattılar, “Karpuz gibisiniz. Dışınız yeşil ama içiniz kızıl. Deniz Gezmiş’in idamına onay bile vermediniz...” dediler.
Peki, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının asılması yönünde oy kullanan milletvekilleri arasında kimler vardı?
Kimler yoktu ki?
Liste epey uzun...
Bugün Türk solunun ya da sollarının değer atfettiği ne kadar “statüko artığı” sağcı varsa, hepsi el birliğiyle “evet” demiş.
Bir isim hususen dikkat çekiyor.
Isparta milletvekili ve Adalet Partisi Genel Başkanı Süleyman Demirel.
Demirel’in, koca gövdesini döndüre döndüre, “üçe üç” diye tempo tuttuğunu, bugün ona değer ve önem atfeden Türk solu unutmuş olabilir ama biz unutmuyoruz.
Diyoruz ki, “baba” diye kutsadığınız, adamlarını CHP listelerinden Meclis’e soktuğunuz, sık sık kapısına yüz sürüp akıl ve fikir danıştığınız, “ortak düşman” Özal ve Erdoğan’a karşı “toparlayıcı anıtsal adam” muamelesi yaptığınız Demirel o gün vicdanının sesini dinleseydi, Deniz Gezmiş ve arkadaşları asılmayacaktı.
Bir çift söz de Maocu Kemalist kesime:
Deniz Gezmiş’le yatıp Deniz Gezmiş’le kalkıyorsunuz, “Deniz Gezmiş ve arkadaşları” eyyamında önceliği kimselere kaptırmıyorsunuz, neredeyse içinde “Deniz Gezmiş” geçmeyen cümle kurmuyorsunuz, aferin çok iyi ediyorsunuz da, o rezalet idam kararının ortaya çıkmasında imzası ve emeği bulunan statüko artıklarıyla “Milli Merkez” çatısı altında toplanmayı onur ve haysiyet meselesi yapmıyorsunuz.
Niye?
Salim arkadaşlara tavsiyemdir:
O listeye bir göz atın.
Bakalım hanginiz utanacak!
-HAMİŞ:
Milli Merkez’in ne olduğunu daha önce yazmıştım. Bu merkez, tıpkı 1920’de Ankara’da toplanan “Birinci Meclis” gibi, kendisini tek meşru temsil organı sayıyor.
İçinde bol miktarda eski sağcı, yeni ulusalcı, Maocu Kemalist, kaşar Marksist, kıl entel, müstafi ülkücü, liste dışı kalmış CHP’li, mütekait bürokrat, Çiller dönemi “özelleştirmecisi”, banka müdürü, “baba yadigarı” Meclis Başkanı, emekli dağcı, baro başkanı, cuntacı profesör bulunan bu “merkez”, mevcut parlamentonun “ihanet anayasasına” (!) karşı Cumhuriyeti, devrimleri ve Kemalizm’i savunacak.
İlk toplantılarını 23 Nisan 2013’te Ankara’da yaptılar.
Kongrelerle bütün bir Anadolu’ya yayılacaklar.
Seçimle gelmiş bir Meclis varken, paralel bir Meclis kurmak ve ülke işgal altındaymış havası yaymak suç mudur?
Bunu da, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamına “evet” oyu veren anıtsal beyefendinin firasetine bırakıyorum.