Söylemiştik, değil mi? “Anayasa işi ciddiyet kazanınca, birileri mutlaka engelleyici misyon üstlenir” diye...
Bu birileri de, kuvvetle muhtemel, “Sonuna kadar masada kalacağız” diyen CHP olur.
Bırakın masada kalmayı, masaya hiç yanaşmadılar bile.
Uzlaşma komisyonunda görüntü vermek, anayasayı “istiyor gibi” yapıp ipe un sermek, basına kapalı toplantılarda “Sıfırdan anayasa yapmak da nerden çıktı birader? Recep Tayyip Erdoğan Başkan mı olmak istiyor, ne?” diye ağlaşmak katkıysa, evet, “CHP’nin yeni anayasa sürecine ciddi katkıları var” diyebiliriz.
Ne demişti müstafi genel başkan? “Hayrola? Anayasa değişikliği de nerden icap etti? Darbe mi oldu ki?”
Sonra da eklemişti: “Yeni anayasa, ulus devleti hedef almaktadır. Uyanık olalım. Ulus devlete sahip çıkalım.”
Öyle ya, anayasa yapma hakkı, ancak ve sadece “darbecilere” aittir.
Kaos ve anarşiyi gerekçe göstererek kurulu düzene son verirsin, hasım bellediklerini “yetişmeseydik anayasayı ilga edecekti” diyerek darağacına yahut işkence mahbesine yollarsın, başkalarının ilga etmesini istemediğin anayasayı kendin ortadan kaldırırsın...
Bunun ödülü olarak da yeni anayasa yapmaya hak kazanırsın.
Bu görevi de, utanmadan, “halktan aldığını” söylersin.
Bizde anayasalar böyle yapıldı.
Beğenilmedi, bozuldu, yeniden yapıldı.
İşin içinde hep “darbeciler” oldu.
Kafalarına göre bir Meclis (konvansiyon) atadılar, adına “Kurucu Meclis” dediler, herhangi bir uzlaşma gereksinmeden, oturup, yine kafalarına göre bir metin yazdılar.
Halk da, “Ne olacaksa olsun. Bir an önce başımızdan gitsinler de...” diyerek, dayatılan metni onaylamak zorunda kaldı.
İpe un sermekle görevli CHP, “Anayasayı uzlaşmayla yapalım” diyor.
Sanki yeryüzündeki “anayasa yapıcıları” mutlak uzlaşma aradılar.
Sanki 21 ve 24 anayasaları uzlaşmayla yapıldı...
Sanki Başbakan asan konvansiyon, “dayattığı” anayasayı kamuoyunun taleplerine göre şekillendirdi...
Sanki “Bu anayasa fazla özgürlükçü” diyen 12 Mart’çılar, hangi özgürlük kalemlerini budayacaklarını referandumla belirledi
Sanki Kenan Evren, özgürlük kalemleri iyice budanmış anayasaya son darbeyi vururken, uzlaşma ve toplumsal konsensüs gözetti.
Müstafi genel başkanın itirafı (“Hayrola? Anayasa değişikliği de nerden icap etti? Darbe mi oldu ki?”), CHP’nin mazeretidir.
Çünkü CHP, hiçbir zaman yeni (ve sivil) bir anayasa istemedi.
İstermiş gibi yaptı.
Şekvacı göründüğü anayasaları bile kanıyla, canıyla, ruhuyla savundu.
Darbe konvansiyonunun ürünü bir partiden de ancak bu beklenirdi.
Birinci Meclis’e yapılan darbeden söz ediyorum.
Hani, bağrından nur topu gibi bir “fırka” çıkarmış ve adına “Müdafaa-i Hukuk Grubu” denilen konvansiyon...
Bu darbenin nasıl gerçekleştiğini, CHP’nin nasıl kurulduğunu okuyun öğenin, bir de bu bilgiler ışığında konuşalım.
HAMİŞ:
Ergenekon ve Balyoz davalarını itibarsızlaştırmak için ellerinden gelen her melaneti sergileyen arkadaşlar, 28 Şubat tutuklamaları hakkında neden tek laf etmez? Mehmet Haberal, Tuncay Özkan, Mustafa Balbay, Soner Yalçın, Çetin Doğan, Veli Küçük mağdurdur da, Çevik Bir ve darbe arkadaşları değil midir? 28 Şubat darbesine manşetten destek verenlerin bu “suskunluğunu” neye yormalı?
Efendim Ertuğrul Bey?